8 Eylül 2012 Cumartesi

Uluslararası şer güçlerin kuklası




 

Terör örgütü uluslararası şer güçlerin kuklası olmaktan başka bir amaç gütmediğini ilk eyleminden beri sürdürüyor.

Bölge halkına yaptığı zulüm ve baskılarla kendine taraftar bulan eli kanlı terör örgütü 30 yıldır kanla besleniyor. Tek gayesi kan dökmek ve şer güçlerin kirli emellerine hizmet etmek olmuştur.

İşe başlaması kanla olmuştur, bugüne kadar masum insanların kanını haince, küstahça dökerek bugüne kadar kirli emellerini sürdürmüştür.

Elbette ki kendini haklı göstermek için bir takım süslü kelimeleri kendilerine kalkan yapacak, maske yapacaktır!

Demokratik haklar, kimliğin tanınması, anayasal haklar, ana dilde eğitim, kürt realitesi gibi söylemleri ileri sürerek, göz boyayarak kendini mazlum ve mağdur gösterip, asıl çirkin emeline ulaşmak için iplerini elinde tutanların hain ve çirkin emellerine hizmet etmektedir.

Terör örgütü gerek çocuk yaşta kandırdığı ve gerekse zorla ve baskıyla saflarına kattığı zavallı kişileri 30 yıldır beyin yıkama metoduyla, sözde kürt halkının haklarını savunma adına ölüme yollarken çok sayıda askerimizi şehit etmiştir.

Hakları kendine kalkan yaparken nahak yere masum insanların en temel hakkı olan yaşama hakkını gasp etmiştir. Bu beyinleri yıkanmış ve aldatılmış çocuk denilecek yaştaki insanlar iki konuya şartlandırılmışlar; ölmek ve öldürmek! Zaten almış oldukları eğitimin gereği olarak başka seçeneğe de sahip değiller…

İnsani duygulardan arındırılmış ve insana has olan temiz duyguları beyinlerinden söküp alınmış olanlardan başka bir şey de beklenemez.

Aldığı insanlık dışı eğitim gereği doğduğu, büyüdüğü, ekmeğini yediği, suyunu içtiği topraklara baş kaldırıp, hiçbir amacı ve gayesi olmayan saçma ve anlamsız bir dava uğruna ölecek, öldürecek ya da infaz edilecek...

Kürt realitesi diye öne sürülen, bir takım hakların elde edilmesi şeklinde savunulan meselenin, gerçek ve mantıkla bağdaşır bir tarafı bulunmamaktadır.

Çünkü gösterilen olumlu ve uzlaşmacı çabalar hep istismar edilmiş, sürekli yeni haklar öne sürülmüştür.

Haklar konusunda bir ölçü ve sınır gözetilmemiş tek taraflı olarak, akıl ve mantıkla bağdaşmaz istekler ileri sürülmektedir.

Anlaşılan bu isteklerin bitmeyeceği daha doğrusu bu hususta kendilerinin bir iradesi olmadığı, terörün arkasındaki güçlerin bu işin bitmesini istemediğidir!

Bu isteklerin sonu gelmeyecek, bitmeyecektir…

Ne zamana kadar? Ağababalarının nihai çirkin hedefine ulaşmasına kadar...

O istekler de bu ülkenin sonu demektir!

Asırlardır etle tırnak gibi birbirine kaynaşmış olan bu ülke insanlarını 30 yıldır ırkçı söylemlerle birbirinden ayırmaya çalışıyorlar, birbirine tamamen yabancıymış gibi beyinler yıkanıyor. Kimin uğruna? bu ülkenin taşına toprağına göz dikenlerin uğruna…

 

***

 

Kürtüyle, Türküyle dünyaya “Çanakkale Geçilmez" dedirten bu ülke insanlarının azmi, cesareti, korkusuzluğu unutulur mu?

Unuturlar mı?

Elbette unutmazlar, unutamazlar...

İşte bu şekilde kinlerini kusma yolunu seçiyorlar…

Birkaç satılmış onların işine yarıyor… İyi kullanıyorlar…

Ama bilmeleri gereken bir şey var ki bu ülkenin ve milletin “geçilmezleri” de bitmez...

Geçmişte olduğu gibi gelecekte de zaferler yazmaya kendilerini adamışlardır, doğusuyla batısıyla; güneyi ve kuzeyi ile...

Topyekûn olarak…

Yeri geldiğinde şehitlik şerbetini içmeye seve seve de giderler...

Bu kuklaları yöneten şer güçler, bugün için silahlı kuklalarını ülkemize doğru yönlendirmişse, yarın başka bir tarafa, hatta destek verenlerin bizzat kendilerine çevrilecektir… Bu işin tabiatı gereğidir!

Bu nedenle işin temelinde yatan gerekçe realite değil irrealitedir, varsa bir realite bu da başkasınındır. Bugüne kadar realite denilerek kandırılan insanların bu irrealiteyi görmesi ve anlamsı su gibi, ekmek gibi elzemdir!