Geçmişin aynasına baktığımızda neler görünüyor, nelerle
uğraşılmış, uğraştırılmış olduğumuz görülüyor mu?
Fındıkkabuğunu doldurmayacak işleri amaç edinip aslı, esası bir
tarafa bıraktırılışımız yüzünden neleri kaybettik?
Hal böyle olunca asıl maksat ve hedeften saptırılıp hiçbir şeye yaramayan kof işlerle uğraşmak, zamanı ve enerjimizi boşa harcamaya mecbur edilmek şeklinde açıklanabilir mı?
Geçmişe dönüp
baktığımızda gerek fert ve gerekse toplum olarak tam bir akıl tutulması mı
yaşanmış?
Geçtiğimiz yüzyılda neler
öncelenmiş, neler arka plana bırakılmış?
Asıl gündeme tam olarak odaklanamamış, boş işler müdürlüğüne talip olunmuş!
Asıl maksattan asıl gayeden veya olması gerekenden saptırılmış
olmak hiç düşünülmemiş mi?
Doğruyu eğriden, hakikati
yanlıştan ayıracak bir miyar bulunamamış mı?
Bir bakıma etken değil de edilgen bir yapı içinde tutulma haline kanalize edilme yatkınlığı yaşanmış.
Baktığımızda; fert, toplum ve ülke olarak geçmişte yaşananlardan birçok ibret alınması gereken örnekler görüyoruz!
Geçen iki asırlık döneme baktığımızda koca bir imparatorluğun
yanlışlıklar zincirinin neticesi olarak yıkılmış olduğunu görüyoruz.
Bu yıkılışın temelinde ise küçük veya büyük çapta hep paralel
yapıların egemen oluşu mu rol oynamış?
Bu yanlışlığın, yani bu
azınlık odaklı ya da paralel yapı odaklı bu sinsi oyunun farkına zamanında
varılamamış mı?
“Çıkar fitneyi çekil kenara, işler tıkır tıkır yürüsün”
anlayışına mı mahkûm olunmuş?
Emperyalizmin bu taktiği çok iyi tutmuş ki bugün yine bölgemizde
bunun acı örneklerine şahit oluyoruz.
Bu nasıl açıklanır, bir ülkeyi veya bir gurubu veya toplumu
birbirine düşürüp belli bir azınlığın veya emperyalist güçlerin köşeyi
dönmelerine, semirilmeleri için telafi edilemez avans vermek mi denir; yoksa bu
inceliği idrak edip ders alamamak mı?
İstenmeyen gelişmeler sistemden kaynaklan bir hata mı olmuş, eğitim eksikliği veya
yanlışlığından mı ileri gelmiş; yoksa olayları doğru bir şekilde analiz etme
eksikliğinden mi?
Toplumsal olaylarda kartopu sayılamayacak kadar küçük bir
zerreyi çığa dönüştürme şuursuzluğu mu?
Bu yüzden ‘atı alan Üsküdar’ı
geçmiş’.
Geçen yüzyılı geri
getirmek mümkün değil, fakat bundan ders çıkararak bulunduğumuz yüzyılı geçmişi
telafi ederek değerlendirme şansımız var. Bu da istikrar ve güvenin sürmesine
bağlı...