28 Mart 2015 Cumartesi

Otomotiv sektörünün geleceği


 

On ya da yirmi yıl sonra bugün kesif bir şekilde kullanılan fosil yakıtlar yasaklı duruma düşer mi?

İklim değişikliği, küresel ısınma, tabii kaynakların kirlenmesi ve azalması, bu kaynakların arzının talebi karşılamayacak miktara düşmesi dünya kamuoyunda gelecek endişesini artırıyor.

Dünyanın içinde bulunduğu bu şartlar ilgili çevreleri her geçen gün temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya sevk ediyor.

Ülkelerin ve sivil toplum kuruluşlarının gündemlerinde bu hususta ciddi hedefleri var.

Co2 emisyonlarını azaltmak için sürekli yeni hedefler belirleyip kademeli olarak uygulamaya alacaklarını ifade ediyorlar.

Başlıca iki amaçla hedeflerini başarmak istiyorlar; birincisi sürdürülebilir kalkınma açısından, ikincisi ise elektrikli araçların kullanım masraflarının fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında kıyas kabul etmez şekilde maliyeti düşürüyor olması. Bu ulaşım modeli ucuz olduğu kadar aynı zamanda sıfır emisyonlu ulaşım imkânı sunmuş olacak.

Günümüzde fosil yakıtla 100 TL maliyetle yapılacak bir yolculuk elektrikli araçların yaygınlaşması ile bu maliyet onda bir, beşte bir oranında ucuzlamış olacak.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının artan bir şekilde devreye alınması ülkemiz için olumlu bir gelişme olacak.
Zengin güneş enerji potansiyeline ilaveten rüzgar ve hidroelektrik enerji kaynaklarına da sahip olması bu bakımdan memnuniyet verici bir durum...

Elektrikli araçlardaki gelişme dünyada artan bir ivme izliyor, sadece binek araçlarda değil diğer sınıfları da kapsamına alarak genişliyor, artık bütün kategorilerde elektrikli araçları görmek mümkün olacak. Özellikle toplu taşıma araç üreticileri bu hususta faaliyetlerini artırarak pazarlardan pay kapma yarışına girmekteler.
Bu durum özellikle kirliliğin yoğun oluştuğu ülkelerde daha çok revaç görüyor.

Otomotiv sektöründe bu yeni akımın altyapısını oluşturmakta erken davrananlar kendi ülkelerini dışa bağımlı olmaktan kurtaracakları gibi, aynı zamanda bu teknolojiyi ihraç ederek çok yönlü fayda sağlamış olacaklar.

Geçmişte olduğu gibi sanayicilerimizin sadece işin kolay tarafını benimsemeleri, yani ithal ve montaj yönünü tercih etmeleri ise, önümüzdeki dönemde de ülkemizin bu teknoloji açısından dışa bağımlı olmasına neden olacaktır.

Bu nedenle bu yeni dönemde, dünyanın ekonomi ve sanayide yeni bir safhaya geçmekte olduğu sırada topu taca atmayı tercih ederlerse ülkemizin kalkınmasını tamamlamasında ve 2023 yılı ve sonrası için belirlediği hedefleri gerçekleştirmede sıkıntı oluşabilir.

Otomotivin ihracatımızda lokomotif bir sektör olması nedeniyle söz konusu değişimi gerçekleştirmede erken davranması gerek ihracat hedeflerini başarması ve gerekse diğer faydaların kazanılması açısından büyük önem arz ediyor.

Sektörün değişime uğradığı bu yeni dönemde gerek ana sanayi ve gerekse tedarik sanayi büyük bir değişime uğrayacak. Bu değişime ayak uyduramayan şirketler önemli ölçüde pazar kayıpları ile karşı karşıya kalabilirler.

Yeni üretim modelinde klasik modellerin bazı parçaları, belki de birçok parçayı kullanmaya gerek kalmayacak, her şey tamamen elektrikle çalışan yeni bir modele göre planlanıp üretilecek.
Netice olarak sektör büyük bir değişimin başlangıcında bulunuyor.