Şehirlerimizde
yaşanacak yeniden inşa süreci aslında beraberinde başka değişimlerin de
lokomotifi olacak.
Böylece bir taşla
birden fazla kuşu vurma imkânı doğmuş olacak.
Geçmişin
günümüzün şartlarına cevap veremeyen sağlıksız yapı anlayışı ortadan kalkmış
olacak.
Geçmişte
karşılaştığımız yapboz anlayışı geride kalmış olacak; bütün altyapının birlikte
projelendirilip birlikte inşa edilmesi yolların ve çevrenin köstebek yuvasına
dönmesini önleme şansını verecek.
Ak Parti hükümetleri
ile her alanda bir değişim yaşayan ülkemiz, şehircilik alanındaki değişimle de
yeni bir ivme kazanmış olacak, şehirlerimiz yeniden inşa edilecek.
Ülkemizin deprem
kuşağında yer alması, bir uçtan bir uca sağlıksız yapıların yeniden inşasını
elzem kılıyor.
Dönüşümün temel
amacı bu, ancak ülkemizde uzun yıllar önce sanayileşme ve kalkınma konularında
yapılan yatırımlar bazı temel yanlışlıkları da beraberinde getirmiş.
Sanayileşme olsunda nasıl olursa olsun anlayışı ileri görüşten yoksun dar bir
anlayışın mahsulü olmuştu.
Sanayileşmenin
ülkemizin belli bölgelerinde ağırlıklı olarak toplanması istihdam için cazibe
merkezi olmuş.
Bu durum uzun
yıllar Anadolu’dan göçü İstanbul, Ankara, İzmir gibi illere çekmiş.
Şehirlerin planlı
gelişmesine engel olduğu gibi yapılan yapıların da sağlıksız inşasına yol açmıştı.
Bir bakıma
büyükşehirlerimiz köykente dönüşmüştü.
Sonradan yapılan
müdahalelerle şehirleşme rötuşları yapılmışsa da sağlıklı ve estetik olarak
istenilen şekle kavuşturulması mümkün olmamıştır.
Şimdi başlatılan
yeniden yapılanma ve şehirleşme birçok yanlışlığın bertaraf edilip, çok daha
sağlıklı yerleşim alanlarının kurulmasını sağlamış olacak.
Şehircilikteki bu
dönüşüm sürecini çok yönlü ve kapsamlı olarak ele alıp, inşa etmek, özellikle
İstanbul için kayda değer katma değerler sağlayacaktır.
İstanbul’un en
önemli özelliklerinden biri tarihi bir şehir olması ve aynı zamanda eşsiz tabii
güzelliklere sahip olmasıdır. Bu nedenle geride bırakılan uzun bir dönemde bu
özelliklerin ihmal edilmiş olması ve çarpık plan ve yapılaşma içine sıkışıp
kalması İstanbul’un bu eşsiz değerlerine gölge düşürmüş. Bu dönüşüm bu
değerlerin yeniden açığa çıkarılmasına vesile olurken şehircilik değerinin
artmasına ve turizm açısından daha cazip hale gelmesine zemin hazırlayacağının
işaretini vermekte. Böylece turizm gelirlerinde ilave bir katma değer
oluşmasına zemin hazırlayacaktır.
Bir başka önemli
konu ise dere yataklarının ve tarım alanlarının bu yerlerin asli görevlerine
teslim edilmesi şansını doğurmuş olacak.
Yapılacak binalar
daha güvenli ve genellikle zemini sağlam olan yamaç alanlara taşınırken, bu
yerler giderek önem kazanan tarım alanlarına dönüşecek ve daha fazla ürün
alınmasına vesile olacak. Taşkınlara uğrayan dere yatakları yeşil ve ormana kavuşturularak
gerek yağan yağışların tutulması ve gerekse bu vesileyle suyun depolanmasına
zemin hazırlamış olacak.
Ülkemizde
başlayan yeniden imar ve inşa dönemi aynı zamanda günümüz ileri teknolojilerini
kullanarak yeşil bina diye tabir edilen çevreyi koruyan, tabii kaynaklara
faydalı olan ve bunların israfını önleyen tarz ve mimari ile yapılması da ayrı
bir fayda sağlayacaktır.
Temennimiz bu ve
benzeri inceliklerin gözetilmesi, böylece dönüşümün sağlayacağı faydaların kısa
zamanda hayata dönmesi, yine kısa sürede kendini amorti etmesi…