870 milyon kişi dünya çapında kronik
açlıkla mücadele ederek hayatta kalma mücadelesi veriyor. Birleşmiş Milleteler,
açlıkla ilgili açıkladığı rapor göre iyimser bir yaklaşımla açlıkla karşı karşıya olan
küresel nüfusta keskin bir düşme olduğunu ifade ediyor.
Bir milyar seviyesinden rakam bugünkü
rakama düşmüş geçtiğimiz yirmi yıllık mücadele sürecinde.
Yeryüzünde sekiz kişiden biri açlıkla karşı
karşıya…
Dünyanın açlığı, gıda güvensizliğini ve
yetersiz beslenmeyi yok etmek için yeterli bilgi ve vasıtalara sahip olduğu
belirtiliyor. Ancak suni engeller bu vasıtaların fonksiyonlarını yerini
getirilmesinde bariyer oluşturuyor.
Ancak, açlıkla mücadele hızının 2007’den
beri düştüğü belirtilerek, bu nedenle 2015 yılı için hedeflediği rakamı yarıya düşürmede endişe
yaşanıyor.
Raporun çocuklara yönelik kısmında ise, beş
yaşın altında 100 milyon çocuk normal kilolarının altında bulunmaları nedeniyle
insani ve sosyoekonomik potansiyellerini yerine getiremedikleri ve yetersiz
beslenme neticesi olarak yılda 2,5 milyondan fazla çocuk hayatını kayıp ediyor.
Kırılganlığını sürdüren küresel finans
krizinden dünya ekonomisinin iyileşmesi konusunda endişeler sürüyor BM raporuna
göre.
Bu nedenle uluslararası toplumun yoksulların temel insani hak olan
elverişli gıdaya kavuşmaları için aşırı çaba göstermeleri gerektiği
vurgulanıyor.
2008-2009 ekonomik krizinde gelişmekte olan
ülkelerin şokları karşılamada ve yükselen gıda fiyatlarının etkisinden
savunmasız toplumları korumada başarılı oldukları ifade ediliyor.
Açlıkla karşılaşan 852 milyon insanın büyük
bir bölümü gelişmekte olan Asya ve Afrika ülkelerinde bulunuyor.
Geçtiğimiz 20 yıl boyunca yüzde 30 azalma
olurken, Afrika’da ise yetersiz beslenmede açlık oranında artış olmuş.
Birleşmiş Milletler göçmen bürosu ise eşi
görülmemiş krizlerden yakınarak rezervlerinin sıfırlandığını ve mali sıkıntı
çektiklerini ifade ediyor, gerekli finansal destek için uluslararası
topluluktan yardım bekliyorlar.
Afrika ve Asya savaşların, iç çekişmelerin
en fazla yaşandığı iki kıta.
Otuz yılı aşkın bir süredir Afganistan’ın
başına bela edilen Taliban ve öncesinde iktidar kavgaları bu ülkeye her yönden
büyük zararlar verdi. Afganistan şimdi adeta bir işgali yaşıyor. Bu arada çok
sayıda insan hayatını kaybetti, sakat kaldı, yerinden yurdundan oldu...
Aynı sıkıntıları Afrika’da da görüyoruz.
Afrika’nın bazı ülkeleri bir taraftan kuraklık, bir taraftan da iç çekişmeler
ve yine bunların başların bela edilmiş terör örgütleri bu ülkelerde huzuru,
güvenliği ve dolayısıyla ekonomik hayatı felç etmiş durumda.
Bu arada insanlar öldürülüyor, göçe
zorlanıyor, sakat bırakılıyor, ciddi manada temel hak ihlalleri yaşanıyor.
Özellikle bu iki kıtanın bazı ülkelerinde
yaşanan iç savaşlar ve terör örgütlerinin eylemleri ağırlıklı olarak söz konusu
ülkelerde ve dolaylı olarak da küresel olarak dünyada istikrar, barış, huzur, can güvenliğini ve
ekonomik faaliyetleri baltalamaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler son zamanlarda kurum
olarak içine düşmüş olduğu sıkıntılı durumu dolaylı da olsa zaman zaman ifade
etmeye çalışıyor.
Üzerine düşen sorumluluğu mevcut yapısı
gereği bihakkın yerine getiremediği belli.
Yüklendiği yükümlülüklerde fonksiyonel
olması için şartlar BM’yi yeniden yapılandırmaya, daha adil bir yapıya
kavuşmasına zorluyor.
İşte o zaman üstlendiği sorumluluklara çare
bulabilir ve dünyanın bugün içine düştüğü hak ihlalleri ve acımasızlığı son
bulur.