Düzenli olarak 1901 yılından itibaren kurum ve kişilere barışa
katkılarından dolayı verilen Nobel Barış ödülünün bu yılki sahibi Avrupa
Birliği oldu.
Ödül komitesi gerekçe olarak Avrupa Birliğinin altmış
yıldır barış konusunda gösterdiği çaba ve başarıyı gösterdi.
Birlik ve kuruluşundaki öncülerinin altmış yıldan beridir
barış, uzlaşma, demokrasi ve insan haklarına olan katkıları kendilerine Nobel
ödülünü kazandırdı.
İkinci dünya savaşının korkulu acıları yeni bir Avrupa’ya
ihtiyaç olduğunu gösteriyordu.
Bu korku ve acıları aşmanın yolu ise Avrupalılarda birlik
fikrini oluşturdu. Böylece birlik fikri kendilerine savaştan uzak ve aynı
zamanda kalkınma ve refah yolunda önemli gelişmeler kazanmalarına neden oldu
geçen altmış yılı aşan sürede.
Bugün için bu sayede savaş düşünülmez olmuş.
Tarihi düşmanlar birlik sayesinde yakın ortak olmuşlar…
Altı üye ile başlayan birliğe, 1980’lerde Yunanistan,
İspanya ve Portekiz de girdi.
Birliğe üyelik için demokrasi önemli bir şart olarak görülüyor.
Komünizmin çöküşü ve Berlin duvarının yıkılması ise orta
ve doğu Avrupa ülkelerinin birliğe girmesine imkân tanıdı.
Birliğin amacı Avrupa sınırları içinde kalan bütün
devletleri bünyesine dâhil etmek, şu anda 27 olan üye sayısı yakın gelecekte 30’a
kadar çıkacak...
Gelecek yıl Hırvatistan’ın birliğe tam üye olacağı, Karadağ’la
üyelik müzakereleri, Sırbistan’a adaylık statüsü verilmesi Balkanlarda uzlaşma
sürecini güçlendireceği amacını güdüyor.
Türkiye’nin yarım asrı aşan başvurusuna rağmen üyelik
konusunda birlikten net bir açıklama olmamakla birlikte, ileri demokrasi ve
insan haklarına sahip olan bir ülke olarak üyelik ihtimalinin olduğu söyleniyor.
Avrupa, kurduğu birlikle savaş kıtasını barış kıtasına
dönüştürmeye yardım etmiş.
Layık görülen Barış Ödülüyle, Avrupa Birliği barışın
sadece kendi sınırları içinde olmasını yeterli görmeyip, bütün dünyaya
yayılması için çaba göstermesi gerekir.
Küreselleşen dünyanın barış ve huzur gibi evrensel
değerlere daha çok ihtiyacı var.
Bu bakımdan bu konudaki samimiyetini terör ve teröriste
karşı takınacağı kararlı tutumuyla göstermesi gerekir.
Terör günümüz dünyasının savaştan daha tehlikeli bir
olgusu.
Dünyanın bazı yerlerinde mantar biter gibi terör örgütü
oluşuyor.
Kimisi ırkçı değerler, kimisi ise dini değerleri kendine
kalkan yaparak sözde hak arıyor. Birincisinin günümüz toplumsal değerleriyle
bağdaşır tarafı yok; geçmişte de yoktu devlet ve millet geleneği olan ülkelerin
hiç birinde de olmamıştı.
Dini değerleri kendilerine kalkan ederek dünyanın bazı
bölgelerinde dehşet saçanların ise özellikle İslam dini ile ilgileri olamaz.
Çünkü İslam dini terörü, dehşeti, vahşeti, haksız yere insan öldürmeyi hiç
kabul etmez ve reddeder.
Bu nedenle kandırılmışlar, saptırılmış ve adatılmışların
savundukları fikirlerin İslam dini ile ilgisinin olmadığı bir gerçek.
Artık Avrupa Birliğinin, almış olduğu bu ödül nedeniyle
barış ve huzurun savunuculuğunu sadece birlik içinde değil; bütün dünya ve
özellikle de yakın çevresinde barışa ve huzura yönelik bütün faaliyetlerin,
oluşumların ve fiillerin karşısında daha samimi ve kararlı duruş sergileyerek
gerçekten layık olduğunu ispatlaması gerekir.
Avrupa Birliğinin ve ödül komitesinin barışın belirli
sınırlara has değil de bütün dünya için elzem olduğunu, bu anlayışıyla hareket
edilmesi gerektiğinin unutulmaması gerekir.