Barış Pınarı Harekatının başlamasıyla batı ve batı basını bir kez daha gerçek yüzünü
gösterdi.
Bu vesileyle savunduğu ve sahip çıktığı değerlere olan
samimiyetsizliğini bir kez daha teyit etmiş oldu.
Her fırsatta insan haklarını dile getiren
batılı ülkeler bu insani kıstasa olan samimiyetsizliğini bir kez daha gösterdi.
Sekiz yıldır Suriye'deki masum insanların kanını durdurmak için Ülkemizin bu insanlık dramını yıllardır gündeme getiriyor.
Gerek
uluslararası toplum nezdinde ve gerekse başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere benzeri platformlarda dile
getirerek bu insanlık dramının bitirilmesi için çözüm teklifleri sunuyor.
Bu teklifler sözde insan
hakları savunucuları olan ülkeler tarafından kabul görmedi.
Mart 2011 yılında demokratik hak ve
hürriyetler için başlayan halk hareketi bilindiği gibi katliama dönüştü.
Suriye’de yüzbinlerce masum insan zalim bir
yönetim tarafından acımasız usullerle katledildi.
Milyonlarca insan bu zaman zarfında ya
yerleşim bölgelerini değiştirmek zorunda kaldı ya da ülkesini terk etti. Suriye'de şehirler savunmasız insanların başlarına yıkıldı.
Bazı ülkeler için bu ortam silahlarını test etme için kullanıldı.
Zalimin zulmünden kaçan bu insanlara ülkemiz kapılarını açarak yaklaşık sekiz yıldan beri misafir ediyor.
Ancak bu kadar yıldır bu insanlık dramına ne
uluslararası toplum ve ne de BM kalıcı bir çözüm bulmak istemedi.
Ayrıca bu fiili durum ülkemizin en uzun
sınırında yıllardır meydana geldiği için güvenliğimizi tehdit unsuruna dönüştü.
Binlerce kilometre uzaklıkta bulunanlar ahkam
keserken sunulan çözüm tekliflerine yanaşmayıp bu insani meseleyi sürüncemede
bıraktılar.
Böylece bir zalime daha fazla masum insanın
kanını akıtması için fırsat tanınmış oldu.
Sınırımızdaki bu tehlikeli gelişmeler ülkemiz için bir tehdit oluşturduğu gibi, aynı zamanda kalıcı bir duruma dönüşmesi de sabrımızı taşırmaya başlamıştı.
Tek çare terör yuvasına dönüştürülen bölgeyi bu
unsurlardan temizlemek ve söz konusu sahada güvenli bir alan oluşturmaktı.
Böylece gerek
ülkemiz ve gerekse zalimin zulmünden kaçan Suriyelilerin tekrar ülkelerinde güvenilir bir bölgede iskan edilmeleri için insani amaçlarla planlanan bu harekat düşünüldü.
Ancak batı basını ve batılı ülkeler o bildik
tavırlarını sergilemekte geç kalmadılar.
Açıklamalarından terörizme karşı yapılan bu hareketi bölge
halkına karşı yapılıyormuş gibi bir algı oluşturma çabasına girdikleri görülüyor.
Bu güruh yıllardır masum insanları katleden zalime bir
tek söz söylemekten adeta kaçınıyorlar.
Açıklamalarıyla toprak bütünlüğü bahanesini
öne çıkararak gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar.
Ancak bu insani harekatı bu zihniyetin fıtratları gereği başka türlü yorumlaması beklenemez.
Gittiği yerlere huzur, güven ve medeniyet
götüren Osmanlıyı ve onun torunlarının temsilcisi olan ülkemizi bu zihniyet hep bilinçli olarak yanlış göstermiştir.
Bilinen bir gerçek var ki, o da batı basınının ve batılı ülkelerin bu
harekete destek vermesinin beklenemez olmasıdır!
Ancak İslam ülkelerinin bu harekatı gerek BM'de ve gerekse uluslararası platformlarda desteklemesi beklenir.
Böylece yıllardır süregelen bir insanlık dramına sahip çıkmış olacaklar.
Barış Pınarı Harekatının kısa zamanda
başarıya ulaşmasını niyaz ediyor, Yüce Allah'dan ordumuzu muvaffak, muzaffer ve
muhafaza eylemesini temenni ediyoruz.