23 eylül Pazartesi günü itibariyle her yıl
düzenlenen Birleşmiş
Milletler Genel Kurul toplantısı başlıyor.
Hükumet ve devlet başkanları veya
temsilcileriyle toplanan BM genel kurulunda katılımcılar kendi ülkeleri,
bulundukları bölge ve dünyanın içinde bulunduğu sıkıntılara konuşmalarında
yer veriyorlar.
İnsani sıkıntıların giderilmesi için çözüm
teklifleri sunuluyor.
BM’nin asıl kuruluş gayesi de insanlığın
içinde bulunduğu problemlere çare bulmak.
Son on yıllarda küresel insani sorunların çözüme kavuşması yerine giderek daha da kronikleşmiş.
Bu insani sıkıntıların bir çoğu İslam
ülkelerinde bulunuyor.
70 yılı aşan sürede çözüme kavuşturulmayı
bekleyen Filistin meselesi başlangıçtan bu yana giderek kötüleşmiş, onbinlerce
Filistinli evini, toprağını, yakınlarını ve hayatını kaybetmiş.
Yine onbinlerce Filistinli göç etmek zorunda
bırakılmış.
İsrail ordusunun canı ne zaman isterse
savunmasız insanların üzerine en ağır silahlarla saldırmış; bebek, çocuk
demeden sivil insanların üzerine bombalar yağdırmış.
Savunmasız insanların evlerini başlarına yıkmış.
İsrail devletinin Filistin topraklarını işgali ilk günden beri
devam etmiş, bugüne kadar sürmüş ve bu gidişata göre bu insanlık dışı muamele
devam edecek.
Bu devlet zulüm politikasını adeta
sürdürülebilir bir sisteme bağlamış.
Daha birkaç gün önce savunmasız bir
Filistinli kadın yolda yürürken İsrail askerleri tarafından acımasızca
kurşunlanarak öldürülmüş.
Bu vahşet ne ilk, ne de son.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Filistin meselesi görüşülürken, ABD temsilcisi
konuşmasının başında ve sonunda şu ifadeyi altını çizerek söylüyor; “Amerika
geçmişte de İsrail’i destekledi, bugün de destekliyor, gelecekte de desteğini
sürdürecektir.”
ABD‘nin BM temsilcisi konuşmasının başında ve sonunda bu
ifadeyi vurgulayarak özellikle şunu açıklamak istemiş; İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı bu vahşetin
arkasında ABD’nin
kesintisiz desteği olduğunu hatırlatıyor.
Bu şartlarda Filistin topraklarında iki
devletli çözüm planının hayat bulması mümkün görünmüyor.
Bu plan Filistinlileri oyalamaktan başka bir
şey değil.
Her ne kadar görüşmelerden yana göstermelik bir tavır ortaya koysa da, Nil’den Fırat'a kadar bir alana gözünü diken İsrail devletinin iki
devletli çözüme yaklaşmasının mümkün olmadığı bir gerçek…
BM genel kurulunda Filistin dahil gündeme
gelmesi beklenen dünyanın insani meselelerinin halledilmesi, bu yapı içinde mümkün
görünmüyor.
Gerek BM ve gerekse uluslararası toplum dünya
insani meselelerine çözüm bulmak için gerekli çabayı gösterme samimiyetinden
uzak görünüyor.
2011 yılından beri Suriye’de devam eden iç
savaş yüzbinlerce insanın hayatını yitirmesine ortam hazırlamış, milyonlarca
Suriyeli ülkesinden kaçmış.
Suriyelilerin dramı sekizbuçuk yıldır devam
ediyor.
Afganistan, Libya, Irak, Arakanlı
Müslümanların durumu, Yemen’de devam eden insanlık dramı, iç savaş, terör son
on yılın çözüm bekleyen önemli insani meseleleri olarak dünya gündeminde
duruyor.
Dünyanın önde gelen süper güçleri genel
kurulda bu sorunlara konuşmalarında yer verecekler fakat çözüm için ciddi ve
tatminkar bir adım atmayacaklardır.
193 üyeli BM ülkelerinin bu insani meseleyi ciddi
olarak gündeme getirmesi, ABD’nin İsrail’in uyguladığı vahşeti kınaması gerekir.
Genel kurulda çevre ve nükleer silah konusu da önemli
gündem maddesi.
Bu vesileyle birçok katılımcı çevre ve iklim
konusunu öne çıkararak daha önemli insani meseleler ikinci planda bırakılmış
olacak.