Doğulusuyla batılısıyla, kuzeylisiyle
güneylisiyle asırlarca birlikte yaşayan bu ülkenin insanlarını birbirine
düşürmek için hain ve zalim bir plan hazırlandı.
Emperyalistlerin hazırladığı bu insanlık
dışı plan, kuruluş ve katliamlarına başladığı tarihten itibaren 40 yılı aşan
bir süre geçti.
Bin yıldır birlikte yaşayan ülkemiz
insanlarına sorununuz var, meseleniz var diyerek ülkemizde bir fitne
çıkardılar.
Emperyalistlerin senaryosunu yazdığı ve uygulamaya
aldığı bu kanlı fitne ne şunun ve ne de bunun sorunu değildi.
Sorun sadece bu ülke topraklarında yaşayan
insanların huzur içinde yaşamalarıydı.
Bu huzuru bozmak için hain plan çok iyi
kurgulanmış ve acımasızca uygulanmaya başlamıştı.
Evlerine girip ekmeklerinin yedikleri insanları
kurşunlayıp ayrıldılar.
Bunun adına demokrasi dediler, hak ve hukuk
dediler, bu caniliğe kürt sorunu dediler.
Ağababaları bu hususu kendilerine iyi
belletmişti.
Masum insanları katletmek bir görev olarak
öğretilmişti.
Çocuk yaşta kandırılıp dağa kaçırılanların
beyni vatan, bayrak, millet ve en önemli bileşen olan din konusunda çok iyi
yıkanıp ekmeğini yeyip suyunu içtiği vatanına düşman edilmişti.
Bu hile, bu tuzak baştan belliydi.
Belli olmasına belliydi fakat sindirilmiş,
korkutulmuş, kandırılmış, iradeleri baskı altına alınmış binlerce insan birkaç
kişinin dünyalık menfaati ve sömürü dünyasının hain emelleri uğruna feda edildi.
Bu kristalleşmiş emperyalist uşakları ya bir
evladını emperyalistlerin emrine vereceksin ya da öleceksin tehdidiyle bugüne
kadar hain ve zalim eylemlerini sürdürdüler.
Emperyalistlerin sinsi emellerini
gerçekleştirmek için besleyip büyüttüğü PKK terörünün önemli bir hedefi de bölge
halkı üzerinde uygulayacakları başkalaştırma süreciydi.
Hain emellerini gerçekleştirmek için ilk
yaptığı iş bölge halkını başkalaştırmak, sosyolojik bir değişime uğratmak;
dilini, dinini, kültürünü değiştirmekti.
Emperyalistler bu tuzakla bir hayli başarıya
ulaştılar.
Onbinlerce insanın kanı aktı.
Kürt sorunu aslında bir hayal, bir ütopyaydı.
Fakat bu argüman tutmuştu.
Evirip çevirip bu yalanı sürekli
dillendirerek kendilerini sözde haklı çıkaracaklardı.
İnsanların kafasında “demek ki bölge
insanlarının bir sorunu var” sorusu oluştu.
Teröre karşı olsun ya da olmasın bu bölgede
bir sorun var algısı oluştu.
Her kesimden konu bilinçli veya bilinçsiz
konuşulmaya başlandı.
Laf ola beri gele türünden yapılan konuşmalar
zaman zaman PKK terör örgütünün ve siyasi uzantısının işine yaradı.
Emperyalist güçler ülkemizde böylece bir
ayrışma süreci başlatmış, ülkemizi Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasından
sonra tekrar bölmenin eşiğine getireceklerdi...
Bu hevesleri zaten hiç yok olamayacak!
Önemli olan bu hain heveslerini kursaklarında
bırakmak.
Asırlardan beri bu ülkede yaşamış, aynı dini,
dili ve kültürü paylaşmış bu bölgeyi sanki tamamen başkaymış gibi lanse edip
koparmaya çalıştılar.
Bugün gelinen noktada yavrularını HDP’den
isteyen Diyarbakırlı annelerin, babaların ölümüne haykırışları bu acı gerçeği gördüklerini gösteriyor.
Bu anne ve babalar, “yetti artık
evlatlarımızı emperyalistlere peşkeş çektiniz, kurban ettiniz” diye feryat
ediyor.
“Başlarım sizin kürdistanınızdan, bırakın
yakamızı, çocucuklarımızı. Onyıllardır emperyalistlerin ve üçbeş kişinin zevk
ve sefası için çocuklarımız heba ettiniz.” diye feryat, figan ediyorlar.
Sırf emperyalistlerin hain emelleri gerçekleşsin diye bir millet birbirine düşürülmek istendi.
Bugüne kadar binlerce şehit verildi.
Nice yavrular yetim, nice anneler dul kaldı;
nice anne ve babalar emperyalistlerin keyfi yerine gelsin diye bağrına ateş
bastı.
Bu ülkenin ne kürt meselesi ne türk meselesi
ve ne de başka bir etnik kesimin meselesi var.
Eğer bir mesele varsa bu mesele 82 milyonun
meselesidir.
Bunu belli bir kesime mal etmek akıl dışı bir
yaklaşım olur, ayrımcılık olur, bölücük olur.
Bunu da aklı selim sahibi olanlar görüyor,
doğruyu görme erdemini gösteriyor.
Empati, sempati yapmak için ayrımcı bir dil
kullanmanın bu ülkeye faydası olmamış ve olmaz.
Diyarbakırlı anneler haklı olarak şu soruyu
soruyor; “Varsayalım ki kürdistan kuracaksınız bu kimin işine yarayacak, bizim
mi yoksa emperyalistlerin mi?”
Bugün Irak’ı, Suriye’yi, Afganistan’ı ve daha
bir çok İslam ülkesini kan gölüne çeviren emperyalistlerin asıl hedefi ülkemizi
de aynı duruma getirmekti.
Diyarbakırlı anneler bu acı gerçeğin farkında
oldukları için direniyorlar.
“Yeter artık, yeter” diye feryat ediyorlar.