Toplum
olarak, millet olarak ihtiyaç duyduğumuz öneli bir husus.
Daha
doğrusu kurumları da ülkeleri de, milletleri de ayakta tutan önemli bir
haslet.
Maalesef zaman zaman da olsa bugün meydana gelen istenmeyen toplumsal olayların temelinde yatan bu önemli eksikliktir.
Kaybolan
toplumsal değerlerdir.
İşte
sağlıklı toplumun çimentosunu oluşturan yitirilen bu değerlerin tekrar
kazındırılması için bir milletvekilimiz haklı olarak okullarda okutulması ve
öğretilmesini talep etmiş.
Sadece
küçüklerin değil, öncelikle bu hususta büyüklere daha çok görev düşüyor.
Çünkü
adabı muaşeret toplumun zıvanadan çıkmasını önleyecek kurallar silsilesini
oluşturuyor.
Saygıyı,
görgüyü, büyüğün büyük bilinmesi, küçüğün küçük bilinmesi, toplumu ayakta tutan
taşların yerli yerine oturmasını sağlayan temel bir kurallar seti…
Sokakta,
iş yerinde, yemekte, toplu taşıma araçlarında, çevrede, telefon konuşmalarında,
giyimde, kuşamda, velhasıl her konuda toplumu oluşturan fertlerin nasıl
davranması gerektiğini düzenleyen ve uyulmasında toplum ve ülke yararına
sayılamayacak kadar faydaları olan kurallar.
Uyulmadığında
ise kaos, anarşi, terör; yani ülkemizin içine düşürüldüğü bugünkü durumda
adap ve edep eksikliğinin öneli payı var.
Adabı
muaşeret kurallarına uymak insani bir yükümlülük ve sorumluluk.
Bakıyorsun
eline almış telefonu üstüne üstüne geliyor, karısındakinin hak ve hukukuna
zerre kadar saygı duyduğu yok.
Bangır
bangır toplum içinde özel meselelerini konuşup, çevresindelkileri rahatsız edebiliyor.
Girmiş
kalabalığın için fosur fosur sigara tüttürüyor, düşünmüyor ki bunu içen var
içmeyen var!
Arabasından
kül tablasını çıkarıp rastgele boşaltıyor.
Adamın
çevre hakkından ve çevre temizliğinden ya haberi ya da saygısı yok.
Çalışma
ofisine bangır bangır bağırarak giriyor.
"Sen
kimsin?, çalışanları
rahatsız etmeye ne hakkın var?" denilse yersiz mi olur?
Efendice,
edeplice girip çıksan olmaz mı?
Kural
tanımaz araba sürücüsü trafik kurallarını ihlal ettiği yetmiyormuş gibi, bir de
parmak sallıyor.
Yolun
ortasında sallana sallana telefonda konuşarak yürüyor!
Hiç zerre
kadar çevresine ve çevredekilere saygı duymadan plastik şişe, kola kutusu, sigara
izmariti, sigara paketi ve diğer ambalaj atıkları rahatlıkla rastgele
fırlatılıyor…
Bunu
yapan insanlar bir başka ülkeye gitseler bu kadar serbest davranabilirler mi?
Bir
an düşünmezler mi, “her elimize geçirdiğimizi rast gele dışarı fırlatamayız”,
diye.
Temiz
çevrenin temiz toplumun göstergesi olduğunu bilmezler mi?
Ne
demişler, “aslan yatağından belli olur.”
Evet, teknolojinin sunduğu kolaylıkları adabına göre kullanmayı öğrenemedik mi?
Mesele
adap ve edep meselesi ki bu iki temel hususa bizim gibi Müslüman toplumlarda
çok daha dikkate edilmesi gerekmez mi?.. Çünkü Müslüman demek her bakımdan temiz ve edepli demektir!...
Her
sözünde bir hikmet olan Yunus Emre’nin edep dışılığa cevabı;
Edebim el vermez edepsizlik edene.
Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene!
Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene!
Bir başka şiirinde ise;
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir