Asırlardır
aynı bayrak altında yaşamış, aynı kültürü, aynı dini ve dili paylaşmış bu
millet ne yazık ki 30-40 sene önce sinsice hazırlanmış hain bir oyuna
getirildi, bir tuzağa düşürüldü!
Bu
oyuna gelenler kurgulanan bu fitneyi bir kurtuluş gibi gördü.
Bu
hain plan sihirli bir değnek gibi gösterildi.
Eğer
bir ırkçılık akımı benimsenir yayılırsa bölgede top yekûn, bir anda beklenmedik
bir refah ve zenginliğe kavuşmanın izlenimi oluşturuldu.
Yalan
vaatler üzerine kurulmuş bu ihanet hareketi bugüne kadar nice canlar aldı.
Bu
ihanet şebekesine içerden ve dışarıdan destek verenler, on yıllardır bu ülkeye
zarar verdiler, akıttıkları kanla bu hain planın mimarlarını sevindirirken
ülkemizin gerçek sahiplerini gözyaşına gark ettiler.
Bu alçak
terör örgütü bu hain projeyi bölge halkını öldürerek, zulümle, baskıyla,
korkuyla kendine kul olmaya mecbur etti.
Asırlardır
birlik ve beraberlik içinde aynı bayrak altında yaşayan insanlarımızın arasına
nifak sokuldu.
Irkçılık
bayrak yapıldı, dinsizlik prensip edildi.
Bu
iki melanet üzerine kurulmuş ihanet hareketi 30-40 yıl boyunca bölge halkına
işlendi.
Neticede
bu ülke çok sayıda şehit verdi.
Masum
insanlar hayatlarını yitirdi.
Emperyalist
güruh bu ülke üzerindeki çirkin emellerini hayata geçirmek için kurduğu ve
kullandığı bu terör örgütü vasıtasıyla ülkemize her bakımdan zarar verdi.
Bu
hain emperyalist uşaklarına yanlış yolda oldukları defaatle hatırlatıldı.
15
temmuz ise ‘yeniden diriliş’ için bir başlangıç oldu.
Bu
diriliş ülkemizin bütününü kapsadı.
Yeni
bir Mısır, Suriye, Irak, Libya ya da Afganistan oluşturma girişimi milletin sağduyusu,
feraset ve dik duruşu sayesinde akamete uğratıldı.
Oluşturulan
birlik ve beraberlik ruhu 7 Ağustosta düzenlenen Yenikapı toplantısı ile tavan
yaptı.
Vücut
bulan bu ruh tarik kitaplarına “7 Ağustos Ruhu veya Yenikapı Ruhu” şeklinde yer
alacaktır.
Bu
aynı zamanda emperyalist güruha önemli bir mesaj oldu.
Eğer
bu birlik ve beraberlik ruhu Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta ve bugün yıllardır iç
çatışmaların ve bölünmelerin yaşandığı diğer bölge ülkelerinde vücut bulmuş
olsaydı, bu ülkelerin içine düşmüş oldukları insanlık dışı olaylar olmayacaktı.
15 Temmuzda
Millet olmanın somut bir örneğini dünyaya gösterdik.
Bu
ruh sürdükçe, hiçbir hain gücün ülkemizi alt edemeyeceği gerçeği ortaya çıktı.
İşte
bu birlik ruhudur ki ülkemizin güneydoğusunda suni olarak oluşturulan ve 30 -40
senedir süren bir ırkçılık esasına dayalı ayrıştırma faaliyeti çok şükür ki
hedefine ulaşmamıştır.
Terörist
teröristtir, onları hariç tutmak lazım, ancak kürt kardeşlerimizin en azından
çevre ülkelerde yıllardır yaşanan iç karışıklık ve verdiği zararlar göz ardı
etmemeleri gerekir.
Bölgede
uygulamaya konulan bu sinsi emperyalist projenin temel amacı ne bölgedeki
insanların haklarını korumak ve ne de onların refah seviyesini yükseltmekti.
Irak’ı
özgürleştirme bahanesiyle işgal edenler, ülkeyi eskisinden çok daha kötüye
dönüştürmüşlerdir.
Bu
acı gerçek ortadayken, şunun bunun hakları adına bir kısım kanallarda ahkâm
kesmek bu konuyu aynı gerekçelerle gündeme getirmek isteyenlerin amacı
kesinlikle bölge insanını düşündüklerinden değil de iyileşmekte olan yarayı
emperyalistler lehine tekrar kaşımaktır.
Konuya
bu anlayışla bakmak 30-40 yıl önce başlatılan bu hain oyunun planlayıcılarına
piyon olmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Bu
aynı zamanda ufuksuzluk ve basiretsizliğin göstergesidir.
Konuya
bu yaklaşım tarzı güçlenen millet ruhuna zarar vermeyi amaçlamaktadır.
Dahası
ajan provokatörlükten başka bir gaye taşımamaktır.
Kokuşmuş
gerekçeleri ileri sürmek kişisel menfaat sağlama amacından başka bir gaye
taşımamaktadır.
Bu
kurnazlıkları planlayanların da artık geçmişten ders almaları, millet olma
ruhuna zarar vermemelerinin bir vatandaşlık görevi olduğunu bilmeleri gerekir.