Evet,
bu bir savaştır. Hedef tahtasının merkezinde Türkiye’nin bulunduğu İslam âlemine
açılmış bir savaştır.
Bir
bakıma Çanakkale savaşında, kurtuluş savaşında tamamlanmamış savaşın devamı niteliğindedir.
O
savaşlarda yedi düvelin ülkemize birlikte hücum ettiği ve hepsinin de
üstesinden gelindiği ve emperyalistlere göre yarım kalmış savaşın devamıdır.
O
zaman düşman tarafının elbirliği ile ülkemize karşı cephelerde yapılan savaş,
şimdilerde vekâlet usulüne dönüşen bir savaştır.
En
alçakça, en zalimce ve gaddarca hiçbir insan fıtratının kabul edemeyeceği bir
usulle yapılan savaştır.
Emperyalistlerin
kendi elleriyle kurmuş oldukları, kendi zulümlerini uygulamak için vekil olarak
görevlendirdikleri terör örgütleriyle yapılan savaştır.
İsmi
ne olursa olsun; bu saldırıyı falanca, diğerini filanca örgüt yaptı hiç fark
etmez.
Hepsinin
ipleri tek merkezdedir, hepsinin kontrolü tek karargâhtadır.
Buna
hiç şüphe yok.
Bu
hain, gaddar ve insanlıktan nasibini almamış emperyalist karargâh birinin ipini
geri çekerken diğerini salmakta ve böylece bu insanlık dışı eylemlerini
sistematik bir şekilde sürdürmekte.
Ondan
sonrada dünya kamuoyunun karşısına geçip sözde terörü kınadığını açıklarken
insan aklıyla, zekasıyla dalga geçmektedir.
Bu kanlı
eylemlerin ilk başından beri bu şekilde günümüze kadar devam etmiştir.
Elbette
bunların içimizdeki hainleri bu zalim emperyalistlerin en büyük ve en güçlü
destekleri olmaktadır.
Emperyalist zalimlere uşaklık yapan PKK denilen bu eli kanlı örgüt otuz yılı aşkın
süredir kimin menfaatine çalışmıştır? Elbette emperyalistlerin!
Sözde
kürt kardeşlerimizin haklarını savunmak bahanesiyle 30 yılı aşkın süredir bu
eli kanlı katil örgüt en fazla zararı kürt kardeşlerimize vermiştir.
Asırları
kapsayan birlikteliği olan bu insanlar durup dururken son 30 yılda mı bu toplumdan
ayrıştı. Bu oyuna nasıl ülke ve toplum olarak gelindi?
Bu örgütün
liderlerine emperyalist babaları ne dedi, neleri tavsiye etti başarılı olmaları
için? Birkaç argüman ileri sürdü bunlardan bir dinsizlik, biri de ırkçılık idi.
Bu iki enstrümanı çok iyi kullanmaları tavsiyesinde bulundu. Bu iki hususu çok
iyi kullandılar mı kendi açılarından başarı gelecekti.
Bu eli
kanlı örgüt başarılı olmak için başlangıçta hangi yola başvurdu?
Öncelikle
bölge insanını öldürerek, sindirerek, korkutarak amaçlarına ulaşmaya denediler...
Fakat
çok şükür ki bölgede çoğunlukta bulunan aklıselim insanlar bunların çirkin
planını bozdu, bozmaya devam etmekte en akılcı yoldur.
Meselenin
bu piyonlar vasıtasıyla ülkemizi bölmek olduğu iyice anlaşılmış oldu.
Bunun
için bugüne kadar çeşitli girişimler oldu.
En son
ülkemiz 15 temmuz kalkışması yaşadı.
Bu hain
güçler içerdeki vatan hainleriyle işbirliğine girerek ülkemiz yok etmeye
çalıştılar.
Allah
korusun o zaman, ne kürdü, ne türkü ne lazı, ne çerkezi hiçbirinin hayat hakkı kalmamış olacaktı.
Bu inceliği
özellikle kürt kardeşlerimizin iyi anlaması gerekiyor.
Haklarını
savunuyoruz aldatmasıyla bölge insanına kan kusturan bu cani piyonların kime hizmet
ettiklerini iyi anlamaları gerekiyor.
Artık
bölge insanının bu hainlerin ve bunların siyasi uzantılarının karşısında
kararlı bir şekilde durmaları gerekiyor ki bu kirli emperyalist oyun en kısa
zamanda bozulsun…
DAEŞ’ı,
PKK’sı, FETÖ’sü ne kadar varsa bunların hepsi emperyalist güçlerin uşağı,
piyonudur, hepsinin kurucusu ve lojistik destek sağlayıcısı onlardır.
Bu emperyalist
hain güçler işleri bitinceye kadar bu terör örgütlerine destek verecektir.
Bundan
sonra da bu piyonların bitirilmesine sıranın geleceği kesindir.
Aksini
düşünmek mümkün değil, bu iş böyle gelmiş böyle gidecektir. Aksini düşünmek
"eşyanın tabiatına aykırılık" kuralı gibi açık ve nettir.
Bunu için
bu örgüt üyelerinin en tepedekinden en alttakine kadar kurtuluş yolu Türk
adaletine teslim olmalarıdır!..
Artık
bilinmesi ve hassasiyetle üzerinde durulması gereken husus bu ülkenin
doğusuyla, batısıyla, güney ve kuzeyi ile aynı vatan toprağında yaşadığı;
doğudakine yapılan saldırının batıdakine de yapılmış olduğu gerçeğidir.
Çünkü
bu saldırılar ülke bütünlüğüne yapılmaktadır.
Bu
nedenle gerek haber dilinde ve gerekse başka ifadelerde “falanca etnik unsur
hedef alındı” şeklinde değil de “falanca yerde şu tip menfur saldırı oldu”
şeklinde ayrıştırıcı olmayan, belli bir grubu gösteren ifadelerin
kullanılmasından vazgeçilmeli. Bu terör örgütlerinin lehine olan bir ifade
tarzıdır.
Artık
çok iyi biliniyor ki terör saldırılarının hepsi ülkemizin bütünlüğünü, bağımsızlığını hedef
almış ve almaya devam etmektedir; ülkemizin güçlenmesini ve kalkınmasını hedef almaktadır!
Temennimiz 15 temmuzun artçılarının hiç olmaması, az zararla atlatılmasıdır...