15 temmuz 2016 bir milat oldu ülkemiz için.
Her bakımdan yeniden yapılanma döneminin başlangıcı oldu.
Bu
hain kalkışmayı yapanlara ve arkasında duran akıl hocalarına bir ders oldu, dersten de öte bir şamar oldu!
15 temmuz şanlı tarihimize altın harflerle yazıldı.
Fakat ne kadar ders verilirse verilsin, bu güruh hain emellerinden vazgeçmez, bunu da aklımızın bir köşesine unutamayacağımız bir şekilde not etmek mecburiyetindeyiz!
Çünkü bunlar İslam'ın
son kalesini yıkmak için akla gelmedik hain planlar yapmaktan geri kalmazlar.
Bu
da onların fıtratlarının gereğidir.
Hainler
için en kolay yol kaleyi içten feth etmektir.
Bunun
için kullanabilecekleri ne malzeme varsa bunu hareket ettirmeye
çalışacaklardır...
Yeryüzünde
çekilen acıların asıl kaynağına inmek yerine, bunu başkalarına mal etmeye
çalışacaklardır.
Böylece sıkıntıların asıl sahiplerini temize çıkarmaya çalışacaklar.
İnsani
dramların çok daha derinleşmesine neden olmaları onları rahatsız etmeyeceği
gibi sevindirecektir.
Bugün
her türlü acıya çare olmak için kurulmuş olan uluslararası kurumlar ya asıl hedeflerinden
saptırılmış ya da görevlerini yerine getiremez duruma dönüştürülmüştür.
İnsan
haklarını ancak ve ancak işlerine geldiği, kendi hain planlarını
gerçekleştirmek için gündeme getirmektedirler.
Şimdi
Türkiye’de işbaşında bulunun, demokratik seçimlerle işbaşına gelenleri acımasız,
hunharca planlanmış bir darbe yoluyla düşürmek isteyenlerin tutuklanmasını
hazmedemeyenler insan haklarını gündeme getiriyorlar.
Bu
darbe girişimin başarısız kalması batının gerçek yüzünün bir kez daha açığa
çıkması açısından bir turnusol kağıdı görevi yapmıştır.
Bir
kez daha batının İslam ülkelerinde demokrasiyi ve milli iradeyi istemediği açığa
çıkmış.
Bir
kez daha İslam ülkelerinde despot liderlerin hakim olmasını açık bir şekilde
göstermiştir.
Demokrasiye
ve millet iradesine olan samimiyetsizlik ve saygısızlığı açıkça dünyaya ilan
etmişlerdir.
Bir
kez daha bugün dünyada özellikle İslam ülkelerinde yaşanan huzursuzluk ve iç
çatışmaların tek sebebinin batının insanlık dışı yaklaşımı olduğu net bir
şekilde ortaya çıkmıştır.
Zalime
suskun dururken, mazluma saldırgan ve suçlama yaklaşımını sürdürmeye devam
ettirdiklerini bir kez daha göstermişlerdir.
Emperyalist güruhun bu anlayış ve yaklaşımıyla yeryüzündeki huzursuzlukların durması, mazlumların
rahat bulmasının mümkün olmayacağı gün yüzüne bir kez daha çıkmıştır.
Bu tavırları sanki zulümden beslendiklerinin işareti olmuştur.
Uluslar arası af
örgütünün (Amnesty International) ülkemizde yapılan haksız darbeye karşı alınan
haklı tedbirlerden rahatsız olması, hakkın değil haksızlığın ve zulmün yanında
olduğunu bu bir kez daha göstermiştir.
Zannediyor
ki karalama kampanyasını sürdürürsem haklıyı haksız gösteririm.
Ey af
örgütü sen meşru bir idareye karşı kanlı bir şekilde bu milletin silahını bu
millete çeviren zalimlerden mi yanasın.
Sen neden
Suriye’deki zalimi görmüyorsun?
Bu
zalim Suriye’de 600 bin masum insanı sorgusuz sualsiz katletmiş bir canidir.
Mısır’da
demokratik yolla işbaşına gelen devlet başkanını deviren askeri dikta rejimini
niye kınamıyor, bu ülkede haksız yere öldürülen masun insanları savunmuyorsun?
Irak’ta
haksız bir işgalle 13 yıldır katliama neden olan koalisyon güçlerine neden sessiz
kalıyorsun.
İslam
ülkelerinin çoğunda özellikle kan dökmek, katliam yapmak için kurulmuş terör
örgütleri varken, bunları niye sorgulamıyorsun?
Dünyada
kol gezen, haksız, adaletsiz ve insafsız uygulamalara sebep olanları neden
sorgulamıyorsun?
Bugün yeryüzünde milyonların çektiği zulüm, insanlık adına kurulmuş, fakat bunun tam tersi ile faaliyetini
sürdüren veya asıl işini tam manasıyla yerine getiremeyen sözde kurumların
eseri olduğunu neden görmüyorsun.
Evet,
ülkemize insanlık dışı bir darbe teşebbüsü yapıldı, arkasında olanlar da çok
iyi biliniyor.
Millet
olarak yayından fırlamış çelik bir ok gibi bu alçak darbe girişimine atıldık!
Bu haykırış ülkemiz
insanının cesaretini, fetanetini; vatanını korumaktaki kararlı duruşunu bütün
dünyaya bir kez daha göstermiştir.
Sadece
darbeyi yapan azınlık bir güruha değil, bütün emperyalistlere bir ders verilmiştir.
Bu emperyalistler
bundan ders alır mı?
Bildiğimiz,
tanıdığımız bu emperyalist güçler hainliklerinden vazgeçmezler.
Bu nedenle
alınacak tedbirlerin kalıcılığı ve teyakkuz durumunda kalkmak büyük önem arz ediyor.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın da her fırsatta belirttiği gibi rehavet bize yakışmaz!