Genel seçimlere az bir
zaman kaldı.
Kamuoyu araştırma
şirketlerinin açıklamalarına göre Ak Parti açık ara önde bulunuyor.
Ardışık olarak üç genel
seçimi kazanan Ak Parti kamuoyu yoklamalarına göre 7 Haziran seçimlerinde
dördüncü genel seçimi de kazanacağı yönünde.
Miting meydanları da bu
görüşü teyit eder nitelikte kalabalıklarla dolu.
Milletin hür iradesiyle
ortaya çıkacak tabloya herkesin saygısı olacaktır.
Ancak geçmiş seçimlerde
olduğu gibi bu seçimde de Güney ve Güneydoğuda bu iradeye saygı duyulmadığı,
millet iradesine baskı ve tehditler savurulduğu yönünde açıklamalara şahit
oluyoruz.
Bir taraftan hak ve
özgürlük, hukukun üstünlüğü, hür irade nutukları atılırken, diğer taraftan aba
altından sopa gösterme bu söylemlerle bağdaşmıyor. Bağdaşmadığı gibi ülkemizin demokrasi kazanımlarına da gölge düşürmüş oluyor!
Bu arada tek başına
iktidara gelemeyeceğini anlayan muhalefet umudunu koalisyon hesaplarına
bağlamış görünüyor.
Üçlü koalisyon hesapları
yapılıyor.
Ancak bu hususta
hatırlanması ve hatırlatılması zaruri olan çok önemli bir nokta var, o da
koalisyonların bu ülke ve millete fayda yerine hep zarar vermiş olduğudur.
Bunu öğrenmek için
koalisyon dönemlerine bir göz atmak yerinde olacak.
En son koalisyon hükümeti,
1999 yılı seçimlerinde herhangi bir partinin tek başına iktidara gelememesi
nedeniyle üçlü bir koalisyon hükümet kurulmuştu.
O dönemi yaşayanlar
ülkenin ne hale geldiğini iyi hatırlayacaklar.
Makroekonomik değerler
açısından ne kadar geriye gittiğini, iş yerlerinin kapandığını, işsizler
ordusunun oluştuğu, halkın içine düştüğü geçim sıkıntısı hat safhaya ulaşmıştı.
Üçlü koalisyonun hükümet
etmekte içine düştüğü acizliğin bir neticesi olacak ki çareyi erken seçim
kararı almakta bulmuşlardı.
Böylece 3 Kasım 2002
erken genel seçimleri Ak Parti iktidarlarının başlangıcı olmuş, o günden bugüne
Ak Partinin ülkeyi idaredeki gösterdiği performansı geride kalan üç genel
seçimde oylarının artışına haklı bir gerekçe olmuştu.
***
Koalisyon dönemleri
ülkede istikrar ve güvenin sert düşmesine ortam hazırlamış, gerek yerli ve
gerekse yabancı yatırımcılar yatırım yapmaktan kaçınmış, ülke her bakımdan
geriye gitmeye başlamıştı.
Bu nedenle
koalisyonlardan bu ülkenin tamamı zarar göreceğini hatırdan çıkartmamak gerek.
Güven ve istikrar yokluğu
en çok özel sektörü vurduğu (vuracağı) gibi bütün toplum katmanlarını da olumsuz
etkileyecektir.
Koalisyon demek 3 Kasım
2002 öncesinde yaşanan karanlık günlerin geri gelmesi demektir.
Yine faizlerin yükselmesi,
enflasyonun yükselmesi, döviz kurlarının yükselmesi, işsizliktir koalisyonlar.
Dolaysıyla yatırımların
durması, paranın sadece parayla ticaretinin yapıldığı dönemleridir.
Bundan sadece çok küçük
bir azınlık karlı çıkacaktır.
Muhtemel bir koalisyona oy vermiş olanlar, bu durum karşısında mağdur olacaklardır. Son pişmanlık fayda vermeyecektir. Koalisyon demek ülkenin 13 yıldır kazandıklarının heba edilmesine yol açacaktır.
Dolayısıyla yaklaşık 13
yıldır iktidarda bulunan ve göreve geldiği ilk günden buyana çok yararlı ve
kapsayıcı yatırım ve hizmetler yapan ve iktidara açık ara farkla yakın olan Ak
Partinin dördüncü defa seçimi kazanması sadece bu partiye oy verenlere değil,
ülkenin ve ülke insanlarının tamamının kazanmış olacağını düşünüyoruz.
Böylece
ülkede istikrar ve güveni ortamı sürdürülebilirliğini korumuş olacak; yapımı süren ve
yapılacak dev yatırımların da ülke ekonomisini güçlendirmeye devam edeceğini temenni
ediyoruz.