Dünyayı kasıp kavuran uluslararası terör örgütleri, bu
örgütlerin hepsinin ortak özellikleri, ortak amaçları var ve bilindiği gibi
hepsi İslam ülkelerinde faaliyet gösteriyor.
Sözde hepsi de bir İslam devleti kurmak istiyor.
Taliban denilen örgüt Afganistan ve Pakistan’da uzun
yıllardır bu iki ülkeye tabiri caizse kan kusturuyor.
Nice masum insanın canına kıyıldı!
Bu yetmiyormuş gibi bunu bahane eden sözde insan
hakları savunucusu batı kendi askerlerini bu ülkeye yerleştirerek bu insanları
kendi ülkelerinde esir duruma düşürdü.
Çeşitli bahanelerle canının istediği zaman başlarına
bomba yağdırarak toplu kıyımlar yaptı.
Emperyalist zihniyet bu yetmiyormuş gibi Somali'de,
Nijerya’da İslam kisvesi altında birer cani örgüt daha oluşturdu.
Bu örgütler en barışçı ve insan haklarına en saygılı olan
İslam dinini kullanarak en vahşi katliamlarını yaptılar...
Vahşete ve kana doymayan vahşi batı emperyalizmi sözde
demokrasi ve özgürlük bahanesiyle Irak’a girdi. Girdiği tarihten bu yana 12
yılı aşan bir zaman dilimi geride kaldı, Irak halkı hala demokrasi ve hürriyet
bekliyor.
Bu koalisyon güçleri bu ülkeyi darmadağın ettiler,
sadece fiziki olarak olsa yıkılan yerler yerine gelir, yapmadıkları işkence ve
insanlık dışı muamele yetmiyormuş gibi bunu da bu ülkeye miras bıraktılar.
Suriye’de bağımsızlık isteyen masum insanlar tuzağa
düşürülerek zalim bir yönetimden demokratik haklarını istediler, dört seneyi aşan
bir zaman dilimi içinde bir ülke yakılıp yıkıldı. Milyonlar ya ülkeyi terk
etmek zorunda kaldı, ya da ülkelerinde göçmen durumuna düştüler.
Zulmün her türlüsü uygulandı. Yüzbinler işkence ve
hunharca ölüm metotlarıyla hayatlarını kaybetti. Gerçek sayı, ülke bu zalim
yönetimden kurtulduğu zaman belli olacak.
Mısır’a baktığımızda emperyalist batı zihniyeti bu
ülkeye demokrasiyi çok gördü, seçimle iş başına gelmiş devlet başkanı
emperyalistleri ürküttü ve içerdeki emperyalist işbirlikçi askeri yönetim
seçilmiş başkanı görevinden aldı ve idame mahkûm etti.
Libya bağımsızlığına kavuşmuşken, burada da bir
işbirlikçi bulundu sırf batıya biat etmediği için karıştırıldı.
Şimdi bu coğrafyada
güven ve istikrar içinde kalan Türkiye var. Hem bölgenin ve hem de İslam'ın
kalesi konumunda bulunuyor.
Bu istikrar ve güven ortamını bozmak için “7 Şubat, gezi
olayları, bundan da sonuç alamayınca, emperyalist güçler bu defa son darbeyi 17
ve 25 Aralık 2013 tarihinde vurmak istemişlerdi.
Gerek yukarda isimlerini saydığımız ülkelerde ve
gerekse bizim ülkemizde bu hareketlerin hepsi İslam kisvesi altında yapılıyor. Bu tür teşebbüste
bulunanlar hep İslam dinini kendilerine kalkan ederek çirkin emellerini
gerçekleştirmek istiyorlar.
Şimdi ise ortaya çıkan terör örgütlerinin en canisi
peydahlandı, DAEŞ denilen sözde İslam devleti kuran bu cani örgütün gerçek
amacının ne olduğu henüz gün yüzüne çıkmadı.
Irak zaten on yılı aşkın bir süredir terör içinde,
Suriye’de devlet terörü var; zulüm zirvede, insanlık ayak altında.
Emperyalist batı bu işte öyle ustalaştı ki elini sıcak
sudan soğuk suya koymadan istediği iğrençliği İslam ülkelerinde yapıyor.
Böylece yüzbinlerce, milyonlarca masum insan ya yok
yere hayatını kaybediyor ya da vatanından oluyor.
Gerek DAEŞ ve gerekse vahşet sergileyen diğer örgütlerin
tek gayesi emperyalistlere hizmet etmekten başka bir şey değil.
Bu örgüt giderek güçlenirse özellikle Irak’tan kaçmak
zorunda kalan Irak halkı nereye sığınacak?
Uluslararası derin güçlerin hesapları nedir?
Bu örgütlere ne zaman dur denilir?
İslam ülkeleri bu terör örgütleri karşısında, ki
bunların hepsinin tek hedefi İslam ülkelerinin huzur ve güvenini bozmak, ne
zaman ortak bir eksende bir araya gelip kalıcı ve kesin bir çözüm arayışı
içinde olurlar?