Değişen ve gelişen bir dünyada statükocu bir anlayışla hizmet
vermek mümkün değildi. Geçmişte bu anlayışın sıkıntıları yaşandı.
Gelişen ve değişen bir dünyada toplumun dinamizmi artık bu
yapıyı, böyle bir anlayışı kabul etmiyordu.
Günümüzün küreselleşen yapısı sürekli araştıran ve geliştiren
bir anlayışı zorunluluk haline getirmiş bulunuyor.
Özellikle her bakımdan bir değişim ve gelişme sürecinde olan
ülkemiz, kırsal ve tarım toplumundan bilim, sanayi ve kent toplumuna doğru hızlı
bir dönüşüm yaşıyor.
Dolayısıyla bu değişim sürecinde belediyecilik ve yerel
yönetimler bu açıdan daha bir önem kazanıyor.
Bu değişim şehirlerimizin hızlı bir şekilde büyümesini zorunlu
hale getiriyor.
Ülkemizin toplum katmanları ağırlıklı tarım ve köy yapısından
sanayi, hizmet, turizm, bilişim sektörlerine doğru bir geçiş yaşıyor.
Kalkınan bir ülkede toplumsal dönüşüm yönünü şehirlere ve
şehirleşmeye çevirmiş bulunuyor.
Bugün kalkınmasını tamamlamış olan Amerika ve Avrupa ülkelerinde
tarım ve köy nüfusu bu ülkelerin nüfusunun yüzde üçü, beşi veya onu civarında.
Dolayısıyla nüfusun büyük bir bölümü şehirlerde yaşıyor.
Özellikle son yıllarda ülkemizdeki toplumsal dönüşümün bu yöne
doğru hız kazandığını göz önüne alırsak, kent yönetici ve yönetimlerine büyük
görev ve sorumluluklar düşüyor. Dahası bu değişim ve dönüşüm sürecinin nasıl
yönetilmesini sezen ve anlayan bir yönetim kadrosunu gerektiriyor.
Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerimizin
aldığı ve alacağı göç büyükşehirlerimize şehircilik açısından sürekli yeni yükler
getiriyor.
Bu değişim süreci de şehirlerimizin altyapısını, bu değişimi
kucaklayacak şekilde dizayn etmeyi gerektiriyor.
Marka belediyecilik ve Ak belediyecilik anlayış ve vizyonuyla
son on yılda hizmet sunan Ak Parti belediyeleri özellikle İstanbul ve Ankara
gibi büyükşehirler başta olmak üzere artan bir hizmet talebiyle karşılaşmayı
sezen yerel yönetimler, büyükşehirlerimizin ihtiyaçlarını önceden görerek buna
göre çözüm üretme sürecine girmiş olduklarını görüyoruz. Bu öngörü de bu belediyelerin başarılı olmalarının yolunu açmış.
İşte şehirlerimizdeki bu hızlı değişim ve dönüşümü sezemeyen bir
yönetim işbaşında olmuş olsaydı, bugün bu şehirlerimiz yaşanıyor olmaktan
çıkmış, bir işkenceye dönüşmüştü!
Geliştirdikleri devasa plan - projeler ve bunların
yatırımlarının yapılarak hizmete sunulması Ak partinin yerel yönetimler
alanındaki başarılarının birer ispatı olmakta.
Büyükşehirlerin en büyük ve önde gelen ihtiyaçlarından bir olan
ulaşım alanında yapılan hizmetler, özellikle metrobüs ve metro hatlarının
giderek yaygınlık kazanması İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerimizin trafiğini
rahatlattığı gibi, zamandan tasarruf ve temiz çevre açısından da önemli
kazanımlar sağladığını görüyoruz…
Marmaray gibi küresel projelerin hizmete girmesi sadece ülkemiz
ve İstanbul açısından bir avantaj değil, aynı zamanda iki kıtayı denizin
altından birbirine bağlayan bu projeye uluslar arası bir boyut kazandırmış oluyor.
Yine bunun gibi üçüncü köprü ve tekerlekli araçların geçişi için
iki kıtayı denizin altından bağlayacak olan ikinci bir tüp geçit de İstanbul
ve ülkemiz ulaşımına sağlayacağı katkı yanında, bu hususta uluslar arası bir fonksiyonu da üstlenmiş olacak.
Yapılan açıklamalara göre, üçüncü köprü ve ikinci tüp geçidin
yaklaşık bir – birbuçuk sene sonra hizmete giriyor olması; böylece iki kıta
arasındaki mevcut ulaşım kapasitenin iki katına çıkmasına yol açmış olacak.
Geçtiğimiz on-oniki yıllık zaman zarfında Türkiye’nin her alanda
olduğu gibi, belediyecilik alanında da beklentilerin üzerinde bir hizmet
ve yatırımla buluşmuş olduğunu fark etmemek mümkün değil.
Bu hizmetlerin arka planına baktığımızda ise Ak parti ileri görüş
ve ufkunu görüyoruz, sorunları önceden sezerek, samimiyetle Ak belediyecilik
anlayışıyla ele alıp çözüm ürettiğini görüyoruz. Bu anlayış ise bugüne kadar hizmete
açtıkları ve açacakları devasa eserler, gelecekte yapacaklarının da
bir garantisi olduğunun işaretini veriyor.
Sadece; bir vatandaş
olarak yapılan hizmetleri takdir etmek ve devamının emin ve güvenilir ellerde olmasını
temenni etmeyi bir vatandaşlık borcu bilmek; son onbir yılda yapılan devasa
yatırım ve hizmetlerin devamı; ülkemizin her alanda sürdürülebilir kalkınması için 30 mart
2014 seçimleri büyük önem arz ediyor...