17 Kasım 2013 Pazar

Arap baharının sancılı süreci


 

İslam ülkelerinde yaşanan gelişmelere bakınca, “bunca olan bitenden sonra hala daha ders alınmadı mı?” sorusunu sormaktan insan kendini alamıyor.

Özellikle yakın çevre ve komşu İslam ülkelerin son yıllarda yaşadıkları değişim süreci bir türlü tamamlanamadı.

Gelişmelere bakınca, değişim sürecinin tamamlanması ve hedefe varması da biraz zaman alacağı izlenimini veriyor.

Bu sürecin tamamlanması için öncelikle bu ülkelerin halklarına ve yöneticilerine büyük ölçüde görev düşüyor.

Bu süreçte samimi olarak destek verecekleri dost ülkeleri de unutmamak gerekiyor.

Bu noktada samimi yaklaşımın hangi ülkelerden geleceğine çok dikkat etmeleri gerekiyor.

Bu süreçte dostu düşmanı iyi ayırt etmeleri gerekiyor!..

Söz konusu ülkeler değişim sürecinde, bizzat yaşadıkları sıkıntılara rağmen bir türlü olup bitenden ders çıkarıp aklıselimin gösterdiği yolu bulmakta zorlanıyorlar.

Tunus’la, Libya’yla, Mısırla başlayan ve ilk aşamada çok az kayıplarla başarıya ulaşan değişim süreci hala sarsıntılar geçiriyor, bir türlü istikrara kavuşamıyor.

Özellikle Mısırlıların süreci tamamlayıp seçimi yaptıktan sonra iç ve dış güçlerin oyununa gelerek içine düştükleri tuzak her bakımdan kendileri için çok pahalıya mal oldu.

Binlerce insan hayatını kaybetti.

Ekonomileri iyiye gitmek yerine daha kötüleşti.

Suriyelilerin kendilerinden önce komşu ülkelerde başlatılan politik ayaklanmaya heveslenip sokaklara dökülmeleri kendileri için çok çok daha kötü bir sonuca yol açtı.

150 bin civarında insan hayatını yitirdi, 8 milyon insan yerinden yurdundan oldu, geride kalanlar ise açlık ve sefalete mahkûm oldu. Şimdi harbeye dönmüş bir ülke ve içine düşülen çıkmaz var…

Zaman zaman Tunus ve Libya’da gösteriler yapılıyor, bu gösterilerle bu ülkelerin tıpkı Mısır’da olduğu gibi bir tuzak olacağı ihtimali gözden uzak tutulmamalı.

Bu tablodan, başta yöneticileri olmak üzere bütün bu ülkelerin insanları ibret alıp bu geçiş dönemini sağlıklı bir şekilde atlatmaları gerekiyor.

Henüz tam olarak demokrasinin kurum ve kuralları ile teşekkül etmeden ve bu yeni yapı sindirilmeden demokrasinin erdemlerinden istifade etmeleri bir anda mümkün olmuyor.

Bir olgunlaşma süresinin geçmesi gerekiyor.

Bu süre zarfında demokrasinin kurum ve kurallarını benimseyip, sindirmek gerekiyor.

Bu değişim sürecinin emperyalistlerin kötü niyetlileri için aranmakla bulunmaz bir fırsat olacağı unutulmamalı.

Değişim sürecini yaşayan bu İslam ülkelerinin tam olarak elde edemedikleri demokratik düzenin nimetlerini altın tepsi içinde bu sömürgeci güruhunun kötü emellerine sunma durumuna düşmemek için çok dikkatli olmaları gerekiyor...


Libya’da yapılan gösterilerde onlarca kişi hayatın kaybetti.

Ülkenin silahlı çatışma içine düşürülmek istendiği söyleniyor ki emperyalistlerin hedefi de budur.

Bu bakımdan gerek Tunus ve gerekse Libya’nın çok dikkatli olmaları gerekiyor; Mısır’ın, Suriye’nin içine düşürüldüğü çıkmaza düşürülmemeleri için…

Bu nedenle bu ülkelerin Türkiye gibi dost ülkelerin manevi desteğine ihtiyaçları var. Özellikle ülkemizin bu husustaki tecrübe, birikim ve samimiyetine kapılarını açmaları gerekiyor.

Temennimiz bu ülkelerin Mısır ve Suriye’deki gibi bir çıkmaza sürüklenmemeleri. Bu ülkelerde yaşanan acı olaylardan ibret almaları!