İslam ülkelerinde yaşanan gelişmelere
bakınca, “bunca olan bitenden sonra hala daha ders alınmadı mı?” sorusunu
sormaktan insan kendini alamıyor.
Özellikle yakın çevre ve komşu
İslam ülkelerin son yıllarda yaşadıkları değişim süreci bir türlü tamamlanamadı.
Gelişmelere bakınca, değişim sürecinin
tamamlanması ve hedefe varması da biraz zaman alacağı izlenimini veriyor.
Bu sürecin tamamlanması için öncelikle
bu ülkelerin halklarına ve yöneticilerine büyük ölçüde görev düşüyor.
Bu süreçte samimi olarak destek verecekleri
dost ülkeleri de unutmamak gerekiyor.
Bu noktada samimi yaklaşımın hangi ülkelerden
geleceğine çok dikkat etmeleri gerekiyor.
Bu süreçte dostu düşmanı iyi ayırt
etmeleri gerekiyor!..
Söz
konusu ülkeler değişim sürecinde, bizzat yaşadıkları sıkıntılara rağmen bir
türlü olup bitenden ders çıkarıp aklıselimin gösterdiği yolu bulmakta
zorlanıyorlar.
Tunus’la,
Libya’yla, Mısırla başlayan ve ilk aşamada çok az kayıplarla başarıya ulaşan
değişim süreci hala sarsıntılar geçiriyor, bir türlü istikrara kavuşamıyor.
Özellikle Mısırlıların süreci
tamamlayıp seçimi yaptıktan sonra iç ve dış güçlerin oyununa gelerek içine
düştükleri tuzak her bakımdan kendileri için çok pahalıya mal oldu.
Binlerce insan hayatını kaybetti.
Ekonomileri iyiye gitmek yerine daha
kötüleşti.
Suriyelilerin kendilerinden önce komşu
ülkelerde başlatılan politik ayaklanmaya heveslenip sokaklara dökülmeleri
kendileri için çok çok daha kötü bir sonuca yol açtı.
150 bin civarında insan hayatını
yitirdi, 8 milyon insan yerinden yurdundan oldu, geride kalanlar ise açlık ve
sefalete mahkûm oldu. Şimdi harbeye dönmüş bir ülke ve içine düşülen çıkmaz var…
Zaman zaman Tunus ve Libya’da gösteriler
yapılıyor, bu gösterilerle bu ülkelerin tıpkı Mısır’da olduğu gibi bir tuzak
olacağı ihtimali gözden uzak tutulmamalı.
Bu tablodan, başta yöneticileri olmak
üzere bütün bu ülkelerin insanları ibret alıp bu geçiş dönemini sağlıklı bir
şekilde atlatmaları gerekiyor.
Henüz tam olarak demokrasinin kurum ve
kuralları ile teşekkül etmeden ve bu yeni yapı sindirilmeden demokrasinin
erdemlerinden istifade etmeleri bir anda mümkün olmuyor.
Bir olgunlaşma süresinin geçmesi
gerekiyor.
Bu süre zarfında demokrasinin kurum ve
kurallarını benimseyip, sindirmek gerekiyor.
Bu değişim sürecinin emperyalistlerin
kötü niyetlileri için aranmakla bulunmaz bir fırsat olacağı unutulmamalı.
Değişim sürecini yaşayan bu İslam ülkelerinin
tam olarak elde edemedikleri demokratik düzenin nimetlerini altın tepsi içinde
bu sömürgeci güruhunun kötü emellerine sunma durumuna düşmemek için çok dikkatli olmaları
gerekiyor...
Libya’da yapılan gösterilerde onlarca
kişi hayatın kaybetti.
Ülkenin silahlı çatışma içine
düşürülmek istendiği söyleniyor ki emperyalistlerin hedefi de budur.
Bu bakımdan gerek Tunus ve gerekse
Libya’nın çok dikkatli olmaları gerekiyor; Mısır’ın, Suriye’nin içine
düşürüldüğü çıkmaza düşürülmemeleri için…
Bu nedenle bu ülkelerin Türkiye gibi
dost ülkelerin manevi desteğine ihtiyaçları var. Özellikle ülkemizin bu
husustaki tecrübe, birikim ve samimiyetine kapılarını açmaları gerekiyor.
Temennimiz bu ülkelerin Mısır ve Suriye’deki
gibi bir çıkmaza sürüklenmemeleri. Bu ülkelerde yaşanan acı olaylardan ibret
almaları!