Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de otomotiv sanayi yatırım,
istihdam, üretim ve ihracat ekseninde ülkemiz ekonomisinin lokomotifi
konumunda.
Otomotiv
sanayindeki küresel gelişmeler sürekli olarak çok kapsamlı bir
anlayışla geniş bir yelpazede devam ediyor.
Fosil yakıtların saldığı co2 emisyonlarının çevreye ve
tabii kaynaklara vermiş olduğu zararları aşağı çekmek için gerek bilimsel ve
gerekse mevzuat yönünden sürekli çalışmalar, yeni hedefler, yeni düzenlemeler
yapılıyor.
Artan petrol fiyatlarının getirmiş olduğu maliyeti düşürecek
teknolojileri devreye almak için araştırma ve geliştirme çalışmaları küresel
olarak hız kesmeden devam ediyor.
Ülkemizde sektörün üzerine düşeni yapmak ve hedeflerine
ulaşmak açısından yeni teşvik yasasında yapılan değişiklikler sektör için
önemli bir avantaj olarak kabul ediliyor.
Bu vesileyle sektör, 5. bölge için verilen teşviklerden
yararlanmış olacak; bu düzenlemenin 2023 için belirlenen ihracat hedefinin
gerçekleştirmesinde kayda değer katkı sağlayacağı bekleniyor.
İhracat hedeflerini gerçekleştirmek için aynı zamanda yeni
yatırımlara ihtiyaç duyulduğu mevcut bir milyonun biraz üzerinde olan yıllık üretim
rakamının 3 - 4 milyon civarında bir rakama ulaşması, hedefi tutturmak
açısından önemli görülüyor.
Ancak yapılacak yatırımların dünya gerçekleriyle örtüşür
olmasını gözden uzak tutmamak gerek. Sürekli olarak gelişen, değişen sektördeki
teknolojik yenilikler pazarın beklentilerine göre şekillenmek zorunda olduğu
kadar rekabetçi de olması gerekiyor.
Şartlar kullanılan teknolojinin gerek yakıt tasarrufu ve
gerekse bırakacağı ayak izi açısından mümkün olduğu kadar dünya standartlarıyla
uyumluluğu da önemli...
Bu doğrultuda son yıllarda dünya çapında hibrid ve
elektrikli araçların miktarı oran olarak şimdilik az olsa da, gelişen ve
değişen şartların bir gereği olarak giderek artan bir oranda pazara girmiş
olacak.
Elektrikli araçların şimdilik satın alma maliyeti yüksek,
fakat yakıt masrafı çok düşük. Yüzlerce kilometreyi 5-6 liralık bir masrafla
kat edebiliyor. En iyi taraflarından biri de sıfır emisyona sahip olması…
Doğal gaz zengini olan ülkelerde ise şehir içi
taşımacılığın LPG ile çalışan otobüslerle yapılacağına yönelik görüşler var.
Ucuz oluşu ve çevreye duyarlılığı sayesinde bazı Orta Asya ülkelerinde önümüzdeki
yıllarda artması beklenebilir.
Doğal gaz zengini olan Türk cumhuriyetleri bu bakımdan
şanslı. Bu durum aynı zamanda sektöre bu ülkelerle ortak yatırım yapma imkânı
da sağlayabilir.
Şehir içi taşımacılıkta bir diğer alternatif elektrikle
çalışan toplu taşıma vasıtalarının giderek devreye girmesi şeklinde…
Sektörün gelişmeleri takip etmesi ve bu doğrultuda
yatırımlarını şekillendirmesi hedeflerini tutturmasında yardımcı olacağı gibi,
rekabetçi özelliğini de geliştirmiş olacak. Şüphesiz sektör yetkilileri
otomotiv sektöründe yaşanan değişimi, pazar trendlerini göz önünde
bulunduruyordur.