Bir başka deyişle bir çeşit psikolojik terör uygulamak. Sözlük manası; "psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı
vermek. Gücü elinde bulunduran kişi veya grubun, istenmeyen kişiye elinde tuttuğu gücü kullanarak uzun süreli
sistematik baskı uygulaması" şeklinde açıklanıyor.
İşin fiiliyatı hak ve hukuk tecavüzüne girmesi, yapılan işin yasa dışı bir eylem olduğunu gösteriyor. Mobbing tarifine göre, bu işin yapılması için önce bir ön hazırlık yapılması
gerekiyor, yani bir organizasyon hareketini gerektiriyor.
Baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya çeşitli şekillerde sıkıntı verme hak ve hukuk ihlallerine
yol açıyor. Bu nedenle ‘mobbing’ konusu sosyoloji ve hukuk başta olmak üzere üzerinde çalışılan bir konu haline gelmiş.
Ülkemizde bu tür olayların yaşanması ve buna çözüm bulmak nedeniyle bir dernek kurulmuş ‘Mobbing ile Mücadele Derneği’. Dernek kuruluş amacını ise şu şekilde açıklıyor, “Bu dernek, temel olarak insan haklarını korumak ve
kollamak amacıyla kurulmuştur. Sebep ne olursa olsun
yeryüzünde yaşayan hiçbir insanın bir diğerine psikolojik baskı uygulamaya,
eziyet etmeye, dışlamaya, hakaret etmeye, iftira
etmeye, haklarını gasp etmeye, kişisel çıkarları için maddi ve manevi
bir takım yaptırımlar uygulamaya hakkı yoktur. Bu dernek, okulda, mahallede,
köyde, ailede, işyerinde, vb herkesin huzur içinde
yasayabilmesi için gereken bir takım gerçekleri ve erdemleri hatırlatmak ve
farkındalık oluşturmak; "Mağdur" durumuna düşen insanlara haklarını hatırlatmak,
tavsiyelerde bulunmak ve yol göstermek gibi amaçları ilke edinmiştir.”
Psikolojik taciz kanunla yasaklanmış. İşin içinde insan hayatı var; insanın
huzuruna, hayatına ve diğer haklarının gaspı var. Durum böyle
olunca konu hukuki bir boyut kazanıyor.
Mobbing fiiliyat olarak yeni var olan
bir şey değil; ancak kavram olarak ve bilimsel
olarak yeni ele alınmış görünüyor. Ülkemizde de, kelime karşılığı olan ve bilinen bir fiil. Aynı
zamanda bizim değer yargılarımıza çok ters düşen bir eylem.
Ülkemiz 100’de yüze yakın bir çoğunlukla Müslüman bir ülke. İslamiyet’in en temel kurallarından bir
de insan haklarına çok önem vermesidir. Müslüman bir toplum olarak gerek
insanlığın sahip çıktığı ve gerekse de İslam dininin çok önem verdiği bir hususta boşluk oluşması, değer yargılarımızın zaman içinde erozyona uğramasından, uğratılmasından ileri geliyor…
Sahip olduğumuz değerler manzumesinde insan her zaman ön
planda tutulmuş ve tutulmaktadır.
Bu yola başvuranların çoğunda, “boş ver, nemelazımcılık anlayışı yanında perde arkasında yapılan
baskıların varlığı; dahası sahip olduğumuz değerler silsilesinin istismarını akla
getiriyor. İşin içine bir de menfaat girince günümüz dünyasında mobbing
ne yazık ki cazip hala getirilmiş oluyor. Ahlak bilgisi yeterli ve sağlam olmayınca, insanları kötüye kullanmak ve yönlendirmek
maalesef kolaylaşıyor.
Çözüm ise elbette eğitim. Eğitim çok kapsamlı bir konu olmasına rağmen, bu hususta önde gelen ise ahlak bilgisine ağırlık verilmesi. Toplumları, kurumları ayakta tutan hayati bir konu… Ailede
başlayan ahlak bilgisi okulda ve daha sonrada görev yapılan kurumlarda
devam etmekte. Çünkü bu konu aynı zamanda kurumsallığın da bir gereği…