Suriye’nin zalim
lideri masumiyet kılıfına bürünerek ülkede yaşanan
katliamlardan kendisinin suçu olmadığını yaptığı televizyon
konuşması ile dünyaya duyurdu.
Babası Esat’ın peşi sıra yönetime
geçen oğul Esat komünizm bozuntusu olan baasçı rejimle
ülkeyi kırk yılı aşkın bir süredir zulümle
yönetiyor. Zulmünde ölçü tanımıyor…
Arap Baharı hareketinden etkilenen muhalif grup eşit ve adil şartlarda yapılacak
bir seçimle ülkenin demokratik bir yapıya kavuşmasını istiyordu.
Ancak bu Esat'ın işine gelmedi.
Elinde tuttuğu vurucu
güçlerle halkına karşı akıl almaz işkenceler yapan Suriye’nin zalim lideri sütten çıkmış ak kaşık ve kar beyazı
masumiyeti ve saflığı ile kendini
mazlum ve mağdur sınıfına koydu.
Altmış binin üzerinde insanı; çoluk çocuk, büyük
küçük demeden hür ve demokratik dünyanın gözleri önünde insan en temel hakkı
olan yaşama hakkını ihlal ederek öldüren Esat yaklaşık iki yıldır temel haklarını elde etmek için mücadele
veren Suriye halkına karşı uyguladığı etnik temizliği görmezden
gelip kendini aklamaya çalışıyor.
Halkına köle muamelesi yaparak iktidarını sürdürmek istiyor. Boyun eğmezlerse asi ilan ederek kendini temize çekmeye çalışıyor.
Haklarını savunan muhalifleri de batının kuklası ilan ediyor.
Aynı zamanda bu zulme destek verenlere de teşekkürü bir borç
biliyor.
Aslında Esat muhaliflere yönelik yapmış olduğu suçlamalarla bugüne kadar kendisinin yapmış olduğu akıl almaz vahşetini dünyaya ilan etmiş oldu.
Şecaat arz ederken sirkatini dile getirdi...
Kendisinin
bütün dünyanın gözü önünde etnik katliam yaptığını aklının
ucundan bile geçirmiyor hiç.
Kendi ve avenesinin ikbal ve menfaati için binlerce insanı nahak yere öldüren,
ikibuçuk milyon insanı evlerinden eden ve beşyüzbini aşan insanın ülkeyi terk edip komşu ülkelere göç etmelerine neden olan Esat’ın muhalifler
için sarf ettiği sözleri normal bir kişinin söyleyebileceği türden sözler
değil.
Ancak ve ancak insanlıktan nasibini alamamış, gözünü hırs
bürümüş birinin ağzından kontrolsüz
bir şekilde çıkan ifadelerdir.
Bu söyledikleriyle aynı zamanda bütün dünya kamuoyunu büyük bir yanılgı
içine sürüklemeye çalışıyor.
Düşünemiyor ki çağımızın kitle iletişim araçlarıyla
artık ne kadar saklamaya ve ne kadar çarpıtmaya çalışırsa çalışsın gelişmeler bir şekilde bütün
dünyaya ulaşıyor.
Sormazlar mı adama, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”, iki yıldır yapmış olduğun bu vahşet, bunca
insanlık suçu karşısında nasıl
çıkıp bütün dünyanın gözü önünde kendini masum ilan ediyorsun?
Bu adam diyor ki, ”benim menfaatime dokunan herkesi asi ilan ederek kendimi
temize çıkarır, mazlum ve masum ilan ederim; benim halkım ya kuzu kuzu benim
zulmüme boyun eğer ya da vahşetim altında can verir.”
Belli ki mazlumun ahı’nın çıkacağını aklının
ucundan geçirmiyor, fakat beyhude!..