Gıda insanların en önemli zaruri
ihtiyaçlarından biri.
Toprak ve tohumun yanında, su gıda
maddelerinin yetiştirilmesinde vazgeçilmez temel unsur.
Su rezervlerinin tek kaynağı kar veya yağmur yağışları...
Bu yıl Amerika ve birkaç tarım ürünleri
ihracatçısı ülkeler aşırı kurakla karşı karşıya bulunuyor.
New York Times’in haberine, ABD geçen yarım
yüzyıl içinde karşılaştığı en kötü kuraklığı yaşıyor. Soya ve mısır rekolte
tahminlerini 2003’den bu yana en düşük seviyesine; mısır rekoltesini ise 1995
yılından buyana en düşük seviyeye çekti.
Analistler küçülen üretimler hayvan yemi ve
gıda fiyatlarının yukarı çekileceğinin endişesini taşıyor.
Tarımsal ürünlerin farklı amaçlarla
kullanımı, kulanım alanlarının çeşitlenmesi, talebin artmasına paralel olarak pazara sunulan arz miktarlarına bağlı olarak fiyatların da yükselmesine yol
açabiliyor.
Özellikle son yıllarda dünyada biyoyakıt
kullanımındaki artış daha fazla bitkisel üretimin yapılmasını gerektiriyor.
ABD tarım bakanı kuraklığın yaşandığı
Nebraska’daki çiftçilerin 1988 yılında yaşanan son büyük kuraklıktan daha iyi
olduklarını ifade etmiş. Hava ve yağmur şartlarının normal olmaması halinde
soya ve mısır fiyatlarının %20-25 artacağı tahmini yapılıyor.
Bu ülkede aynı zamanda süt, yumurta ve et
üretimin de düşeceği tahmin ediliyor, kuraklık nedeniyle.
ABD tarım bakanlığı gıda fiyatlarının 2013
yılında %3-4 artış göstereceğini tahmin ediyor.
Sera gazlarını azaltmak amacıyla 'yenilenebilir
yakıt standardını' 2005 yılında onaylayan ve 2007 yılında genişleten ABD'nin, 2012
yılında 13.2 milyar galon mısır esaslı biyoyakıt üreteceği bekleniyor.
Bu ülkede mısır üretiminin %40’ı etanol
üreticilerine gidiyor.
Kuraklığın dünyanın her yerinde emtia fiyatlarına etki
yaptığı söyleniyor.
Kötü hava şartlarının sadece ABD’yi değil; Brezilya,
Rusya, Avustralya ve Hindistan gibi diğer büyük ihracatçı ülkeleri de vuracağı
beklentisi var!
Bu durum aynı zamanda ilgilileri belli gıda ürünlerinde küresel
yetersizliğe yol açacağına dair endişelere itiyor. Ki, bu da küresel gıda fiyatlarının
artacağı ve enflasyonu tetikleyeceği yorumların neden oluyor.
ABD’nin dünyanın en büyük mısır, soya ve
buğday ihracatçısı olması, muhtemel fiyat yükselmelerinin küresel dalga etkisi yapacağı
endişesini gündeme getiriyor...
Toprak, tohum yeterli ve yüksek verimli olsa
da üçüncü ve hayati bileşen olan su olmadan işletmecilerin üretim yapması mümkün
değil.
Tarımsal üretimin kapalı alanlarda yapılan
fabrikasyon üretimden farklı olarak tabiatta her türlü meteorolojik olaylara
kaşı maruz kalma durumu, bu üretim sektörünün daha hassas ve kırılgan olduğunu
gösteriyor.
Bu kırılgan ve hassas yapıyı mümkün olduğu
kadar aza indirmek için üretim sürecinde başka tedbirler yanında sigortalama,
üreticilerin uğrayacağı zararı telafi etmesi açısından önem arz ediyor.
Kuraklık ve kıtlıklardan alınması gereken
önemli derse ise kaynakların ve özellikle su kaynaklarının önemini iyi kavramak
ve sürdürülebilir yapıyı sağlayıp sürekli kılmayı akla getiriyor.
Ülkemiz bulunduğu bölgede en zengin su kaynaklarına
sahip, komşularına göre! Bu durum ülkemizin stratejik önemini daha da artırıyor.
Hayati bir öneme sahip olan su kaynakları, önemi giderek artırarak petrolden öte bir değer kazanacağa benziyor.
Kuraklıklar aynı zamanda israf kavramının
önemine vurgu yapıyor...
Her ne kadar günümüz iklim koşulları çok
değişken bir yapı arz ediyorsa da, yapılması gerekenin tüm tedbirleri önceden
almak, muhtemel riskleri azaltmak açısından önem taşıyor.
Bu hususta bir başka önemli nokta ise uzun
yılları kapsayan kapsamlı projeksiyonların yapılmasını ve devamlılığını gündeme
getiriyor.