Bir kısım Arap ülkelerinin batının ekmeğine yağ sürme sendromu devam
ediyor
Fıtrat meselesi, bu gidişle bundan kurtulamazlar herhalde.
Birçok Arap ve Müslüman ülkesinde bulunan savunmasız insanlar batının
emperyalist politikasının sonucu olarak her türlü zulme maruz kalmaya devam
ederken, bazı sözde Müslüman Arap ülkelerinin liderleri batının bu sömürü politikasına çanak
tutmaya devam ediyor.
Yakın çevremizde bulunan bazı Arap ülkelerinde istikrarsızlık ve iç savaş nedeniyle cereyan eden olayların sebep olduğu insani krizlere baktığımızda, Yemen temel ihtiyaçlar bakımından dünyanın en sıkıntılı ülkesi
olarak anılıyor. Bu ülke açlık, yoksulluk, hastalıkla kıvranıyor.
Suriye'nin içler acısı durumu yaklaşık on yıldır devam ediyor.
Mısır’ın sınır komşusu olan Filistin yine 70 yıldır aynı şekilde toprak kaybına ve
daha da önemlisi onbinlerce savunmasız insan evini, toprağını hayatını kaybetmiş durumda.
Bu kayıpların nereye varacağı belli değil, Çünkü İsrail Filistin'i tamamen ilhak etmeye hazırlanıyor.
Mısır bu ülkelere komşu ve en yakın ülke, Mısır sözde bu ülkelerle dindaş
ve ırktaş. Bunlarla aynı dini, dili ve kültürü paylaşıyor.
Kof kahramanlığa soyunan Mısır devlet başkanı Abdülfettah Sisi,
Birleşmiş Milletlerin tanıdığı yönetime karşı çıkarak Libya'ya saldırıya
hazırlanıyor. Nedeni ise Türkiye'nin gösterdiği başarı. Fransa lideri Macron da bu hususta ileri geri konuşuyor.
Mısır'ın bu çıkışının kendi iradesi dahilinde olmadığı bir gerçek, bunun
gibi diğer bazı Arap Ülkeleri maalesef kendi iradeleriyle hareket etme aklıselimine sahip değiller.
Çünkü bunlar ne yazık ki emperyalist güçlerin birer kuklası durumundalar.
Kendi başlarına karar alma ve uygulamaya yetkili değiller.
Bu durum yaklaşık bir asır hatta daha fazla zamandır devam ediyor.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla bu durum iyice su yüzüne çıkmış,
bu ülkeler İmparatorluğun yıkım aşamasında ve sonrasında emperyalistlerin
değirmenine su taşımaktan geri kalmamışlar.
Bundan kazançlı çıkan ise sadece bu ülkelerin mevcut
yönetimlerinin bir avuç yönetimi olmuş. Asıl emperyalist güçler bunların
kaynaklarını sömürerek kazançlı çıkmışlar. Aynı zamanda bu zaman zarfında, emperyalist güçler söz konusu İslam ülkelerinin gelişme ve kalkınmasını uyguladıkları politikayla engellemişler.
Bir kısım arap ülkelerin gerek iç ve gerekse dış politikalarına
bakıldığında ülkelerinin güçlenmesi için politikalar üretmek yerine maalesef
batının kontrolünde olan bir politik çizgi izlemişler.
Demokratik bir şekilde seçilmiş bir devlet başkanını komployla devirip iş
başına gelen ve sonrasında ölümüne yol açan Mısır devlet başkanı Sisi’nin sınırını
korumak bahanesiyle Libya’ya savaş ilan etmeye kalkışması elbette kendisi tarafından
alınmış bir kara olamaz.
Hangi irade onu oraya getirdiyse onların emriyle alınan bir karardır.
Sisi neden İsrail’den korkmuyor da 9 yıldan fazladır istikrarsızlık ve
kargaşanın sürdüğü Libya’nın ülkesini tehdit ettiğini ileri sürüyor?
70 yıldır Filistin’de taş üstünde taş bırakmayan İsrail'e bir şey
diyebiliyor mu?
Çünkü onu hile ve desiseyle bulunduğu makama getiren İsrail ve diğer
emperyalist ülkelerdir.
Emperyalistlerin taktiği sürekli olarak İslam ülkeleri arasında havadan
sudan bahanelerle ihtilaf üretmek ve bu ülkeleri birbirlerine düşürmek
olmuştur.
Bu hileyi anlamayan ya da anlamak istemeyen bazı arap ülkelerinin
liderleri kişisel menfaatleri gereği bu gerçeği kabullenemiyorlar.