Dünya huzur, barış ve güvenliğini sağlamak için kurulmuş olan Birleşmiş
Milletleri 2020 yılında 75. Yılını kutluyor.
Ancak bütün dünyanın huzur ve güveninin teslim edildiği beş güç yüklendiği
bu hayati görevi yerine getirme konusunda yetersiz kaldığı gibi adil de hareket
etmiyor.
Sözde huzur ve güveni sağlamak şöyle dursun, yeryüzünde nehirler gibi mazlum
kanı akıyor.
Savunmasız insanlar eşi görülmemiş bir şekilde zalimlerin katliamına
maruz kalıyor.
Günümüzde ya iç savaş, ya da terör olaylarıyla acımasızlık, zulüm ve
katliam zirve yapmış durumda.
20’inci asrın son on yılları ve bu asrın ilk iki on yılı terör ve iç
savaşların zirve yaptığı yıllar oldu.
Ayrıca geçtiğimiz yüzyılın son on yılı Sovyet Blokunun çöktüğü, insan fıtratıyla bağdaşmayan
komünizm teorisinin ve tehlikesinin ortadan kalktığı bir dönem oldu.
Komünizm tehlikesi ortadan kalkmıştı, fakat yerine terör ikame
edilmişti.
Terör vahşeti ağırlıklı olarak, özellikle bazı İslam ülkelerinde on
yıllardır etkisini sürdürüyor…
Son olarak Mogadişu’da 2 Türk vatandaşıyla 81 kişinin hayatını
kaybettiği bombalı saldırı terör devletinin yeni bir vahşetini gösteriyor.
Terör istisnasız olarak İslam ülkelerinde en vahşi bir şekilde etkisini
sürdürüyor.
Suriye’de tükenme noktasına gelmiş olan rejim dış desteklerle yaklaşık
sekiz yıldır savunmasız insanların üzerine en ağır silahlarla vahşet saçıyor.
İnsanlık suçu işleyenlerin cezasız kalmaları bu vahşeti yapanları
cesaretlendiriyor.
Açıkça bu durum vahşete göz yuman bir uluslararası hukuk sisteminin varlığını
ve çalışmadığını ve insan hakları organizasyonlarının görev yapmadığını
gösteriyor.
1945 yılında uluslararası barış ve güveni sağlamak maksadıyla kurulan bu insani teşkilat artık asli görevini yerine getirme melekesini kaybetmiş.
İşte dünyanın huzur ve güvenlik görevini üstlenen BM’nin bu önemli görevinde ya çaresiz ya da üstlendiği görevi yerine getirme
kabiliyetinden yoksun bulunmasından dolayı yeni bir uygulama başlatıyor.
Çünkü bu kurumu yönetenlerin eli ve kolu bağlanmış sadece demeç vermekle
yetinebiliyorlar. Bu nedenle mevcut yapının dünyaya huzur ve güven
getiremeyeceğini iş başında bulunanlar çok iyi anlamış bulunuyor.
İşte BM dünyanın birçok yerinde etkisini sürdüren açlık, yoksulluk en
önemlisi de terör ve iç çatışmalara çare bulmak için kurumun 70. Yılında yeni bir
uygulama başlatıyor.
Bunun için 2020 yılında bütün dünya genç nüfusunun katılacağı ve görüş
belirteceği bir oturum, bir nevi dünya milletleri meclisi şeklinde olacak bir oturum
düzenleyip dünyanın içinde bulunduğu çıkmaza çare bulma hedefleniyor.
Böylece küresel huzur ve güveni üstlenen BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi yerine dünyanın genç ve
sağduyu sahiplerinin hak ve adaletten yana görüşlerini bütün dünyaya duyurarak
mazlumlara bir çıkar yol bulması umuluyor.
Eğer bu katılım adil ve özellikle zulme maruz kalan ülkelerin sesine
ağırlık verirse, mazlumların kanını akıtmaktan çekinmeyen zalimler
uluslararası hukuk önünde hesap verebilirler.