16 nisan 2017’de yapılan referandumla kabul edilen anayasa
değişikliği ile yeni sistem 24 haziran 2018 yapılan Cumhurbaşkanlığı ve
milletvekili genel seçimleri neticesinde tüm kurum ve kurallarıyla uygulanmaya
başlayacak.
Cumhurbaşkanımız ve Ak Partinin zaferiyle
sonuçlanan bu seçim sonuçları aynı zamanda emperyalistlere beklentileri
doğrultusunda çıkmadığı için iyi bir Osmanlı Tokadı oldu.
Ülkemizin yaklaşık bir asırdır uygulanan parlamenter sistem bu son seçimle birlikte anayasa değişikliği gereği tarihteki yerini almış oldu.
Ülke yönetiminde bir dönem kapanmış yeni bir
yönetim sistemi başlamış oluyor.
Başbakanlık makamı lağvedilerek başkanlık sisteminin
fiili uygulaması başlıyor.
Ülkemizin kalkınması, gelişmesi, refahın adil bir
şekilde bütün toplum katmanlarına yayılması yolunda geçmiş dönemde karşılaşılan
yanlışlık ve engellerin yeni yönetimle aşılması hedefleniyor.
Artık emperyalistlere ve onların alçak hile ve
aldatmalarına boyun eğen bir yönetim değil de, hukuk kuralları doğrultusunda
hareket edecek yeni bir yönetim dönemine girmiş bulunuyor ülkemiz.
Bu yeni sistemle koalisyon dönemlerinin verimsiz ve
eksi büyümeli hükumet sistemi yerine cumhurbaşkanlığı hükumet sistemiyle başkanlığı
kazanan bakanlar kurulunu oluşturarak çalışmalarına başlamış olacak.
Ancak gerek seçim sürecinde ve gerekse seçimin net
bir şekilde kazananı belli olmasından sonra özellikle sömürü güçlerin
uluslararası ölçekteki medya birimleri ülkemize yönelik olumsuz yayınlarını
sürdürdü ve sürdürmeye de devam ediyor.
Ellerindeki malzeme ekonomi.
Bunu bırakıp başka bir konuyu işleyebilirler; insan
hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi…
Şimdilik enflasyonun %10’nun üzerinde olması, faiz
oranlarının yükselmesini gündemde tutarak olumsuz bakışlarını sürdürecekler.
Bunu sürekli gündemde tutarak ülkemizin yatırım
yapılamaz durumda olduğu intibaını oluşturma çabası içinde oldukları
anlaşılıyor.
Böylece ilgili uluslararası çevreleri yanlış
yönlendirmeye çalışacaklar.
Küresel analistler ülkemiz ekonomisi üzerinde İMF
benzeri bir politika uygulanmasını planlıyor olabilirler…
Bu güruhun dünyada yıllardır süregelen insani olumsuz
gelişmeleri dünya gündemine getirmek ve çözüm önermek yerine bunlara yenilerin eklenmesi
peşindeler herhalde.
Yeryüzündeki zulümleri, açlık, yokluk, insan
hakları ihlalleri, masum insanların katledilmesini, milyonlarca insanın
zulümden kaçarak başka ülkelere göç etmesini; kaçarken yolda karşılaştıkları
hayati tehlikeleri, bunları atlatsalar da sığınma istekleri gibi hayati konuları dünya gündemine getirmek, gündemde tutmak yerine çok daha önemsiz
konularla uğraşıyorlar.
Çünkü bunların hedef saptırma konusunda
uzmanlıkları var.
Bir İslam ülkesinde var olan huzuru nasıl bozar,
bunu yapmak için nasıl tasmasız piyon “buluruz”un peşindeler.
Alçakça senaryolar hazırlayıp bir Müslüman ülkeyi daha
nasıl istikrarsız hale getirmenin çabası içinde olduklarını biliyoruz.
Ancak 24 haziran seçim sonuçlarıyla bir kez daha bunların
hain hevesleri kursaklarında kalmış oldu.
Kalmasına kaldı da, fakat yenilen pehlivan güreşe
doymaz misali bu huylarından vazgeçmezler.
Bu güruhun anladığı dil Osmanlı tokadıdır. Bu da
güçlü, istikrarlı ve güvenilir bir Türkiye ile olacak.
Yeni sistemin yürürlükte
olan ve uygulamaya girecek olan projelerin daha hızlı bir şekilde hayat
bulacağı umuluyor; temenni ediyor ve hayırlı olmasını niyaz ediyoruz.