Suriye’deki
insan katliamına hemen hemen bütün dünya ve ilgili uluslar arası kurumlar açık
ya da örtülü bir şekilde destek veriyor.
Yedi
yıldır dünya bu insanlık dramına seyirci kalıyor, umursamıyor.
Bu
katliam batı medyası ve devletlerinin yanında ilgili bütün insani kurum ve
kuruluşların açık veya örtülü bir desteğin neticesidir.
Amerika
ve onun ortakları bu bölgede sözde karşıt görüşlü terör örgütleri kurarak
bölgeyi kaosa sürüklemiştir.
Bu
adeta açıkça sistematik bir Müslüman katliamıdır.
Birlemiş
Milletler (BM) ve onu yöneten 5 daimi üye isteseler anında bu katliama son verirler.
Nasıl
ülkemizde 12 eylül öncesi yaşanan kanlı çatışmalar bir gecede son bulduysa,
gerek Suriye ve gerekse bugün kan gölüne dönüştürülen İslam ülkelerindeki
katliamlar da anında son bulur.
Fakat
bu sistematik bir Müslüman katliamıdır.
Uluslar
arası toplumun ve batılı ülkelerin aynı zamanda batılı medyanın bu katliama
sessiz kalması daha doğrusu gerçekleri hep saptırması bu insanlık dışı yapıyı
beslemek içindir.
Çünkü
bunların insanlık anlayışı, habercilik anlayışı bunu gerektirmektedir.
Bu
anlayış ne doğruluk ve ne de insanlık ve dürüstlükle bağdaşmamaktadır.
Batının
ve BM’nin 7 yıldır devam eden bu katliama sessiz ve yanlı bir tutum izlemeleri İslama ve Müslümanlara olan düşmanlıklarından ileri gelmektedir.
Bu
müşrik kininin bir tezahürüdür.
DEAŞ
gibi bir terör örgütünü bunu için, kendi çirkin ve insanlık dışı emellerini
gerçekleştirmek için kurmuş ve desteklemektedirler.
Amerikalı bir ekonomi
profesörü BM’de bunun açıkça bir vekalet savaşı olduğu, bunun için 2000 yılların
başından beri 5 trilyon dolar harcama yapıldığını beyan ediyor. Yani Amerikan
yönetiminin sözde DEAŞ’ı yok etmek için diğer terör örgütlerini kurmasının bir
çocuk aldatmacası olduğunu ima etti. Bilinen bir gerçeği bir anlamda BM gibi
bir kurumdan dünyaya ilan etti…
Suriye’nin
zalim yönetimi bu süfli senaryonun kripto müttefikidir.
Arayıp
da bulamadıkları bir fırsattır hain emelleri için.
Suriye
zalim yönetimi istese de bu katliamı yapmaktan vazgeçemez!
Çünkü
bu zalim batılı güçler henüz bölgede planladıkları safhaya ulaşamadılar.
Suriye’nin
zalim lider ve yönetimi bu vahşetten vazgeçtiği anda hayatları tehlikeye
girecektir.
Çünkü
bu zalim yönetim kendi milletinin iradesiyle değil, sömürü ve emperyalist
güçlerin iradesiyle hareket etmektedir.
Şimdi
Amerika’nın liderliğinde Suriye’nin kimyasal silah üretim tesislerine fırlatılan
füzeler Suriye’nin kendi halkına yönelik başlattığı savaşın kimyasal silah
kullanmadan yürütülmesi amacını güdüyor.
Başta
Amerika olmak üzere, batılı güçlerin ne nedenli bu insani konuya vicdansızca
yaklaştıkları bilinen bir gerçek.
Amerika
destek ve yönlendirmesinde Suudi Arabistan aynı zamanda Yemen’deki savunmasız
insanlara katliam uyguluyor. Yemen’deki savunmasız insanların durumu da
Suriye’dekinden farksız değil.
Savunmasız
olan bu mazlumlara yapılan bu zulüm ve vahşetin hesabını er veya geç verecekler.
Hak
tecelli edecektir.
Yedi
yıl aşan bir süredir Suriye’de katliam yapılıyor, savunmasız insanlar kendi topraklarında
katlediliyor. İnsani kurum ve kuruluşlar buna 7 yıldır akıl ve mantık dışı
bahanelerle seyirci kalıyor!
Şimdi füze saldırısı 7 yıldır devam eden 'savaşı nereye yönlendirir' sorusu gündeme getirdi.
Bunun da önümüzdeki günlerde görmüş olacağız, şimdilik karşılıklı söz düellosu devam ediyor.