Şanlı
tarihimiz destanlarla dolu, 15 Temmuz’la buna bir yenisi daha eklendi.
Bu
millet çok sayıda devlet kurmuş olan bir millet.
Bu milletin mayası, irfanı İslamın da
tek sağlam kalesini temsil eden Türk milletini çok şükür devletsiz, vatansız,
bayraksız bırakmamış.
Ülkemiz
insanları bir milleti millet yapan değerlere hep sahip çıkmış.
Bu
değerleri canı pahasına korumuş.
Bir vatan
şairinin ifadesiyle, “Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi
duranlarındır; Bir tarih boyunca onun uğrunda kendini tarihe verenlerindir.”
15
Temmuz 2016 akşamı vatansever milletimizin vatan sevgisi, vatanı koruma refleksi,
birlik ve beraberlik ruhunun tecellisi ve sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla meydanlara
indi.
15 Temmuz’da
ülkemiz için ikinci bir kurtuluş savaşı niteliğindeydi.
15 Temmuz
emperyalist güçlerin bu ülkede artık darbe olmaz kanaatine varmış milletimize
çok acı bir ders vermenin kalkışmasıydı.
Bu
defa bu emperyalist güçler devletimizin önemli kurumlarına sızmış satılmış
uşaklarıyla darbeden çok daha ötesi bir darbe vurmak istiyordu.
Çok
şükür hevesleri kursaklarında bırakıldı!
O
asker kılıklı şanlı ordumuzun içine sızmış alçak teröristler bize, bu ülkeye
acı bir ders vermenin, çok acı bir intikam almanın hayaline kapılmışlardı.
En
azılı bir düşman bile bu denli acımasız ve zalim olamazdı.
Ülkesine,
savunmasız insanlarına karşı bu denli kin ve garez besleyemezdi; savunmasız masum
insanlara karşı en ağır silahları kullanarak saldıramazdı.
O
gece Türk milleti etnik kökeni, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun bu hainler
karşısında, bu satılmışlar karşısında tek vücut, tek yürek, tek yumruk, tek ses
olmuştu.
Bu millet; sömürü uşaklığına soyunmuş bu hainler karşısında tek vücut, tek yürek tek ses
olmanın faziletiyle bir kahramanlık örneği daha gösterip bir zaferi tarihine altın
harflerle yazdırmıştı.
Bu
silahsız bu vatansever insanların “yapmayın, etmeyin, biz kardeşiz, siz bizim
askerimizsiniz” yalvarışlarına karşı duygusuz, duyarsız, merhametsiz ve
acımasızdı.
Gözlerini
kin ve nefret bürümüş; bu hainlerin beyninden ve gönlünden merhamet ve vatan
sevgisi silinmişken, bu vatansever millette de korku yok olmuştu.
Tek
ve en güçlü silahı gönlündeki imanı elindeki bayrağı ve cesaretiydi.
Yedi
düveli arkasına almış, satılmış bir şarlatan beyinlerini yıkadığı terörist bir güruh ile
aziz vatanımızı satmaya çalıştı.
Bu
satılmış alçaklar eğer o kalkışmada başarılı olsalardı kendilerini bu millete
kahraman olarak göstereceklerdi, çok şükür bu millet onların bu alçak
kalkışmasına müsaade etmedi.
Fakat
FETÖ’cüler hala o sahte, o sözde kahramanlık payesiyle yanıp tutuşuyorlar.
Nitekim göğsüne İngilizce kahraman “hero” kelimesini yazdıran o mesajı aslında bu
millete değil; bu millet onların ne deneli eşi görülmemiş vatan haini olduğunu
çok iyi biliyor.
Bu
mesajı uşaklığını yaptıkları emperyalistlere veriyorlar “bakın biz sizin
kahramanınız” diyorlar. Ama onlar da bu satılmışları kahraman değil uşak olarak
görüyor, kabul ediyorlar. Hatırlarsak onlar 1980 darbesinde ‘bizim çocuklar’ ifadesini kullanmadılar mı?