İngiltere’nin
uzun zamandır konuşulan birlikten ayrılma kararı gerek birlikte ve gerekse
dünyada deprem etkisi yaptı.
Kuruluşuna baktığımızda, Avrupa’nın kurulduğu
tarihte içinde bulunduğu şartların oluşturduğu topluluktu.
Maksadı
komşu ülkeler arasında sıkça oluşan ve İkinci Dünya savaşında zirveye ulaşan
kanlı savaşları sonlandırmaktı.
1950
yılında Avrupa Kömür ve Çelik Birliği, kalıcı bir yapı sağlamak için Avrupa
ülkelerini ekonomik ve politik olarak birleştirmeye başladı.
Altı
kurucu ülke Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda oldu.
1950’li
yıllar aynı zamanda doğu ve batı arasında soğuk savaşın etkisinin hakim olduğu
yıllardı.
1956
yılında Macaristan’da komünist rejime karşı yapılan protesto Sovyet tankları
ile bastırıldı, kızıl ordu 1968 yılında da Çekoslovakya'yı işgal etti.
1957
yılında Roma Anlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğunu veya Ortak Pazarın
kurulmasını oluşturdu.
Birliğin
1960’lı yılları ise ekonomi adına iyi bir dönem olarak değerlendiriliyor.
Bunun
bir göstergesi olarak o yıllarda topluluk dışarıdan işgücü ithal etmeye
başlamış, ülkemizden de Avrupa ülkelerine insan gücü akınının başlangıcı
olmuştu.
Bu arada
AB ülkeleri gümrük vergisini durduruyor.
Bu
ülkeler gıda üretimi üzerinde ortak kontrolde anlaşıyorlar, öyle ki herkese
için yeterince bulunuyor, hatta fazla tarım üretimi oluyor.
Mayıs
1968 yılında Paris’te öğrenci ayaklanması vuku buluyor. Bu nesil ‘68 Nesli’ olarak
adlandırılıyor.
1970-1979
yılları topluluk büyümesi ve genişleme yıllarına sahne oluyor.
Bu
dönemde Danimarka, İrlanda ve İngiltere 1 Ocak 1973 tarihinde birliğe katılıyor,
üye sayısı dokuza yükseliyor.
Ekim
1973 yılındaki Arap İsrail savaşı enerji kriziyle sonuçlanıyor ve Avrupa’da
ekonomik krizler başlıyor.
1974
yılında Salazar rejimi Portekiz’de ve İspanya’da 1975 yılında ise General
Franko’nun ölümüyle son diktatörlükler devriliyor.
Bu dönemde Avrupa parlamentosu AB ilişkilerinde etkisini
artırıyor ve 1979 yılında kendi üyelerini doğrudan seçiyor.
1970’lerde
kirliliğe karşı mücadele yoğunlaşıyor.
AB
çevre korumayı benimsiyor ve ilk defa olarak ‘kirleten öder’ nosyonunu
uyguluyor.
1980
yılında Sovyet bloğunun ilk işçi sendikası Lech Walesa tarafından kuruluyor,
aynı yılın yazında Polonya'da Gdansk tersanesinde grev başlıyor.
1981
yılında Yunanistan birliğin onuncu üyesi oluyor. Beş yıl sonra İspanya ve
Portekiz’in üyeliği geliyor.
1986
yılında ‘Tek Avrupa Senedi’ imzalanıyor, böylece ‘Tek Pazar’ oluşuyor, böylece
üye ülkelerde serbest ticaret akışı başlıyor.
9
kasım 1989 tarihi ise büyük politik değişime sahne oluyor Berlin Duvarı
yıkılıyor ve Doğu ve Batı Almanya arasında sınırlar açılıyor ve ekim 1990
yılında birleşiyor.
Orta
ve doğu Avrupa’da komünizmin çökmesi ile Avrupalılar daha yakın komşular
oluyor.
1993 yılında
Tek Pazar malların, hizmetlerin, insanların ve paranın serbest dolaşımı ile
tamamlanıyor.
1993
yılında tek Avrupa para birimini kapsayan Maastricht Anlaşması ve 1999 yılında demokrasi
ve hakları kapsayan Amsterdam anlaşması yapılıyor.
1995’te
Avusturya, Finlandiya ve İsveç birliğe dâhil oluyor.
Lüksemburg’da
küçük bir köy olan ‘Schengen’ anlaşması pasaportsuz dolaşımı sağlıyor.
Bu anlaşmayla
milyonlarca insan AB’nin diğer ülkelerinde çalışma imkânına kavuşuyor.
2000
yılında AB yeni bir kur benimsiyor.
2004
yılında 10 ülke birliğe katılıyor. Bulgaristan ve Romanya ise 2007 yılında dâhil
oluyor.
Eylül
2008 yılında dünyayı küresel ekonomik kriz vuruyor.
Küresel
ekonomik kriz Avrupa’yı sert vuruyor.
Birlik
2010 yılından itibaren zorlu bir on yıla girmiş oluyor.
2012
yılında ise AB’ye aslında hak etmediği Nobel Barış Ödülü veriliyor.
2013
yılında birliğin son üyesi Hırvatistan oluyor…
Şimdi gelinen
noktada ise İngiltere’nin Avrupa Birliğini terk etme kararının politik, ekonomik
ve mali piyasalarda şok etkisi oluşturduğun görüyoruz.
Bu aynı
zamanda birliğin çözülme sürecinin başlangıcı şeklinde yorumlanıyor.