Çözüm süreci ülkemiz gündeminin üst
sıralarında yer alıyor.
Sadece söz konusu bölge insanını değil
bütün ülkeyi, bütün vatandaşları yakından ilgilendiren hayati bir süreç.
Ülkemizin istiklal ve istikbali
açısından sürecin başarıyla tamamlanması gerekiyor.
Ülke ve millet olarak bugüne kadar çok
şey kaybettik, kaybeden biz kazanan ise hep başkaları oldu!
Terörlü geçen yıllar hep başkalarının
işine yaradı, amaçta buydu...
Bu işi başlatan emperyalist güçler
samimi olsalardı en bariz örneğiyle bugün Irak’ta, Suriye ve diğer ülkelerde
katliamlar yaşanmaz, sulh ve sükûn olurdu! Bu hain güçler sözde oralara
demokrasi ve insan hakları getireceklerdi, fakat beş beter ettiler!
İşte bu perde arkasındaki güçlerin
hedefi bu sürecin ülkenin yararına değil de, zararına olacak bir şekilde
neticelenmesidir.
Bu hain ve kötü niyetli oyunun
öncelikle terörün uzun yıllar yaşandığı bölge insanı tarafından iyi anlaşılması
lazım.
Anlaşılması lazım ki bir daha o eski
günlere dönülmesin, bir daha başkalarının hain emelleri uğruna acılar
çekilmesin.
Dahası bugün bazı komşu ülkelerin
yaşadığı kaos ortamına düşülmesin.
Bunun için özellikle bölge insanına
büyük sorumluluk düşüyor, bu çirkin oyunda çok dikkatli ve duyarlı olmaları
gerekiyor.
Bölge insanın kahir ekseriyeti artık
gerçekleri görmeli ve ırkçı söylemlerin arkasında kimlerin hain emellerinin
yattığını doğru bir şekilde kavramalı.
Böylece ülkeyi tekrar kaosa sürükleme
girişimlerine zerre kadar taviz ve fırsat verilmemeli.
Çözüm sürecinin en kısa zamanda olumlu
bir şekilde neticeye ulaşmasında bu ülkede yaşayan her ferdin menfaati var.
Aksi durumda ise bu ülkenin geleceğini karartacak hain bir senaryonun var olduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenle çözüm süreci sadece belli
bir kesimi belli bir bölgeyi ilgilendirmemekte, ülkenin tamamını ve tüm vatandaşlarını ilgilendirmektedir...
Kendini teröre adamış, bu illegal yolu
hayat tarzı olarak seçmiş üç beş kişiye koca bir ülkenin varlığı ve geleceği
feda edilemez.
Bu bakımdan işi yokuşa sürmenin,
sürüncemede bırakmanın savsaklamanın hiç kimseye yararı olmayacağı açık bir
gerçek.
Bu uğurda harcanan paralar bölgeyi
mevcut durumdan çok daha ileri taşıyacak bir meblağa ulaşmış.
Yüksek kalkınma potansiyeline sahip
olan doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesi bu sürecin en kısa zamanda olumlu bir
şekilde sonuçlanmasıyla ki bu yolda bugüne kadar önemli mesafelerin alındığı
görülüyor, ticaretin ve yatırımların ivme kazanacağı kaçınılmaz olacaktır. Sadece
sınır ülkelerle yapılacak ticaret bile önemli bir imkân sunmuş olacak.
Doğusuyla batısıyla, kuzeyi ve
güneyiyle asırlardır kaynaşmış olan ülkemizi bölmek parçalamak isteyenler iyi
anlamalılar ki bunun kesinlikle hiç kimseye faydası olamayacaktır.
Günümüz şartları bırakın bir ülke içindeki birlik beraberliğin pekiştirilmesini,
ülkeler ve kıtalar arasında işbirliği çabası içindeler, böylece ekonomik ve
ticari güçlerini birleştirerek küçülenleri ve küçük kalanları daha kolay sömürme
gücüne kavuşmuş oluyorlar. Bu nedenle çözüm süreci bir bölgenin, bir kesimin değil bütün ülkeyi yakından ilgilendiren hayati bir meseledir.