13 Aralık 2014 Cumartesi

Süreç bütün ülkenin meselesidir


 

Çözüm süreci ülkemiz gündeminin üst sıralarında yer alıyor.

Sadece söz konusu bölge insanını değil bütün ülkeyi, bütün vatandaşları yakından ilgilendiren hayati bir süreç.

Ülkemizin istiklal ve istikbali açısından sürecin başarıyla tamamlanması gerekiyor.

Ülke ve millet olarak bugüne kadar çok şey kaybettik, kaybeden biz kazanan ise hep başkaları oldu!

Terörlü geçen yıllar hep başkalarının işine yaradı, amaçta buydu...

Bu işi başlatan emperyalist güçler samimi olsalardı en bariz örneğiyle bugün Irak’ta, Suriye ve diğer ülkelerde katliamlar yaşanmaz, sulh ve sükûn olurdu! Bu hain güçler sözde oralara demokrasi ve insan hakları getireceklerdi, fakat beş beter ettiler!

İşte bu perde arkasındaki güçlerin hedefi bu sürecin ülkenin yararına değil de, zararına olacak bir şekilde neticelenmesidir.

Bu hain ve kötü niyetli oyunun öncelikle terörün uzun yıllar yaşandığı bölge insanı tarafından iyi anlaşılması lazım.

Anlaşılması lazım ki bir daha o eski günlere dönülmesin, bir daha başkalarının hain emelleri uğruna acılar çekilmesin.

Dahası bugün bazı komşu ülkelerin yaşadığı kaos ortamına düşülmesin.

Bunun için özellikle bölge insanına büyük sorumluluk düşüyor, bu çirkin oyunda çok dikkatli ve duyarlı olmaları gerekiyor.

Bölge insanın kahir ekseriyeti artık gerçekleri görmeli ve ırkçı söylemlerin arkasında kimlerin hain emellerinin yattığını doğru bir şekilde kavramalı.

Böylece ülkeyi tekrar kaosa sürükleme girişimlerine zerre kadar taviz ve fırsat verilmemeli.

Çözüm sürecinin en kısa zamanda olumlu bir şekilde neticeye ulaşmasında bu ülkede yaşayan her ferdin menfaati var.

Aksi durumda ise bu ülkenin geleceğini karartacak hain bir senaryonun var olduğu unutulmamalıdır.

Bu nedenle çözüm süreci sadece belli bir kesimi belli bir bölgeyi ilgilendirmemekte, ülkenin tamamını ve tüm vatandaşlarını ilgilendirmektedir...

Kendini teröre adamış, bu illegal yolu hayat tarzı olarak seçmiş üç beş kişiye koca bir ülkenin varlığı ve geleceği feda edilemez.

Bu bakımdan işi yokuşa sürmenin, sürüncemede bırakmanın savsaklamanın hiç kimseye yararı olmayacağı açık bir gerçek.

Bu uğurda harcanan paralar bölgeyi mevcut durumdan çok daha ileri taşıyacak bir meblağa ulaşmış.

Yüksek kalkınma potansiyeline sahip olan doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesi bu sürecin en kısa zamanda olumlu bir şekilde sonuçlanmasıyla ki bu yolda bugüne kadar önemli mesafelerin alındığı görülüyor, ticaretin ve yatırımların ivme kazanacağı kaçınılmaz olacaktır. Sadece sınır ülkelerle yapılacak ticaret bile önemli bir imkân sunmuş olacak.

Doğusuyla batısıyla, kuzeyi ve güneyiyle asırlardır kaynaşmış olan ülkemizi bölmek parçalamak isteyenler iyi anlamalılar ki bunun kesinlikle hiç kimseye faydası olamayacaktır.

Günümüz şartları bırakın bir ülke içindeki birlik beraberliğin pekiştirilmesini, ülkeler ve kıtalar arasında işbirliği çabası içindeler, böylece ekonomik ve ticari güçlerini birleştirerek küçülenleri ve küçük kalanları daha kolay sömürme gücüne kavuşmuş oluyorlar. Bu nedenle çözüm süreci bir bölgenin, bir kesimin değil bütün ülkeyi yakından ilgilendiren hayati bir meseledir.