Suriye’nin
Dışişleri Bakanı yarımcısının Cenevre’de 26 Ocak 2014 günü düzenlediği basın
toplantısı ile medya mensuplarına yaptığı açıklamalarla kendilerinin tamamen
masum olduklarını iddia ediyor.
Değme oyunculara
taş çıkartacak derecede masumane tavırlarıyla dünya kamuoyunu aldatmaya
çalışıyor. Sütten çıkmış kaşığı aratmayacak saflık tavırları sergiliyor.
Dahası yaptığı
katliamdan Türkiye’yi sorumlu tutuyor!
Yapılacak bir seçimde
kendilerinin kazanacağını ima ediyor.
Suriye’yi demokratik
bir ortamda, bütün Suriyelileri temsil edecek bir ortam oluşturulmadan
yapılacak seçimlerin sonucunun kimin lehine olacağı zaten işin başından belli olur.
Canları ve malları
uğruna en tabii hakları olan bağımsızlıklarını kazanmak için üç yıldır mücadele
eden muhalifleri terörist olarak niteliyor.
Bunca vahşetten
sonra, insanlık adına yapılan her türlü zulüm ve katliamdan sonra mevcut rejim
akıl almaz katliamlarına devam etmek istiyor.
Eğer bu cani isteğe
uluslararası toplum ve BM Güvenlik Konseyi sessiz kalırsa, bu kurumların artık
güvenilirliğini yitirmiş olmaları gerekir.
İnsanlık adına,
hukukun üstünlüğü, evrensel değerler, evrensel hukuk ve insan hakları adına
savundukları değerler adına samimi ve inandırıcı olmadıklarının ilanını yapmış
olurlar.
Bu da dünya kamu
vicdanında büyük yaralar açar, büyük rahatsızlık meydana getirir.
Politikalarını
yalan, inkâr ve saptırma üzerine inşa etmiş olan mevcut Suriye yönetimi, eğer karşısında yasal bir direnç bulursa hiçbir
hukuki ve yasal geçerliliği olmayan iktidarını sürdürecek bir destek bulamaz...
Eğer tek desteği BM
Güvenlik Konseyi ise bu konseyin bugüne kadar adil ve tarafsız bir görev icra
ettiği söylemek ne yazık ki mümkün değil.
Adil kararlar alabilseydi insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek Suriyeli savunmasız insanlara
uygulanan eşi görülmemiş vahşet sahneleri gerçekleşmezdi herhalde.
Üç yıldır devam iç
savaşa aslında savaş demek de doğru olmaz, yapılanlar dünyada mevcut olan bütün
kural ve standartları aşmış; haksızlık ve hukuksuzluk zirve yapmış.
Bu olayları
uluslararası hukuk kurallarının kabul edemeyeceğine dair bütün nitelendirmeler
yapılmış.
Suriye’de ortaya
çıkan görüntüler, belki de hiçbir savaşta karşılanmamış derecede ürpertici olduğu kadar,
akıl ve vicdan sahibi hiçbir insanın kabul edemeyeceği ve işleyemeyeceği bir
tablo.
Eğer günümüz dünyasının
hak ve hukuk kuralları geçerliliğini koruyorsa masum insanlara karşı bu vahşet
ötesi cinayetleri işleyenlerin derhal yargı önüne çıkarılması gerekirdi.
Vahşet görüntülerinden
sonra Suriye yönetimini savunmakta suç sayılmalı, ortada aşikâr bir şekilde
bütün dünyanın onayladığı ve kabul ettiği bir evrensel haklar ve hukuk
kuralları var, ya bu kurallar işleyecek ya da inkâr edilecek.
Bu kurallar ve bu
kurallara sahip çıkanlar varsa, insanlık dışı Suriye yönetiminin artık bir an
evvel tutuklanması ve yargılanması gerekir.