Hava kalitesini artırma ve CO2 emisyonlarını azaltmada alternatif yakıtlar önemli görev üstleniyor.
Temiz teknoloji yatırımları kapsamında sera gazı emisyonlarının
azaltılmasına yönelik teknik tedbirlerin geliştirilmesi, uygulamaya alınmasıyla
yeşil kamyonlar, otomobiller ve diğer ulaşım araçlarının giderek devreye
alınması için çalışmalar artan bir şekilde devam ediyor.
Otomobillerde birey esaslı taşımacılık altyapısı küresel ısınmaya,
kirliliğe, sağlık problemlerine olumsuz etkide bulunuyor.
Yeşil taşımacılık fikriyle insanlar için yürüme, bisiklete binme
veya çevreye daha duyarlı olan trenler, metrolar ve otobüsler gibi toplu taşıma
vasıtaları ile ulaşımların sağlanması tavsiye ediliyor.
Tablodan tamamen arabayı uzaklaştırmanın zor veya mümkün olmadığı
durumlarda taşımacılık altyapımız için ve hayat kalitemizi ve sağlığımızı
eş zamanlı olarak geliştirecek yeşile giden yolların varlığı üzerinde duruluyor.
Zaruri şartlar hariç, belli yürüme mesafelerini yaya olarak kat etmeyi benimseyip bunu uygulamanın bir gereklilik olduğu sağlıklı toplum açısından önemli görülüyor.
İklim değişikliği, küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi sebepler
nedeniyle karbon dioksit regülâsyonu sıkılaşmaya devam edecek; bu sadece
Avrupa’da değil, Çin, ABD ve Japonya’nın da emisyonları azaltmak için kanuni
düzenlemeler yapacağı anlamına geliyor.
Dünyanın devasa kentleri toplu taşıma filolarını sıfır emisyonlu araçlardan oluşturmak için hedefler belirlemiş.
Büyük şehirler fosil yakıtlı toplu taşıma sistemlerini
elektrikli filolara dönüştürme planları yaparak bunları kademeli olarak
uygulamaya alıyorlar.
Bu hedefler doğrultusunda dünyanın önde gelen büyük şehirleri fosil yakıtlı
toplu ulaşım filolarını kademeli olarak temiz enerji kullanan sürümlere
dönüştürüyor.
Londra, Paris ve diğerleri 2025 yılına kadar toplu taşıma
araçlarını sıfır emisyonlu araçlarla donatacaklarını açıklıyorlar.
Mamafih üreticiler sürekli enerji etkinliğini geliştirme üzerinde
çalışıyor. Bu çabaların bir sonucu olarak, son yıllarda toplam enerji
tüketiminin 2005’den 2012’ye kadar yüzde 10.7 oranında azalmış.
Aynı dönemde araç başına CO2 emisyonlarının yüzde 10.4 azalması
üreticilerin bu husustaki gayretlerini bir neticesi.
Elektrikli
mobilitenin kapsamı giderek artıyor. Otomobiller
için Avrupa Birliğinin ilk zorunlu emisyon sınırları 2009 yılında kabul edildi,
ikinci adım ise ortalama otomobil sınırı olarak CO2 miktarını 2020 yılına kadar
kilometrede 95 grama düşürme hedefi vardı.
Fosil yakıtlı araçlarda kilometre başına CO2 miktarının ortalama
olarak 85 grama düşürmeyi hedefi var.
Bunu başarmak için elektrikli ve hibrid araçlara büyük görev
düşüyor, aksi takdirde bu hususta başarıya ulaşmak zorlaşmış olacak.
Yaklaşık olarak yol taşımacılığının %95’i petrole dayalı; bu da
toplam petrol tüketiminin %60’ına karşılık geliyor. Ülkeler hükumetlerine sera
gazı emisyonlarını, bununla birlikte petrol talebini de azaltmak amacıyla
politika oluşturmaları için büyük baskı yapıyor.
Bu talepler kamu farkındalığını ve katılımını, özel araçların
kontrolünü ve güneş enerjisi, rüzgar, elektrik, biyoyakıt, vs gibi
yenilenebilir enerji kaynakları ile çalışan araçların gelişmesini teşvik
ediyor.