18 Ekim 2017 Çarşamba

500 milyar dolar ihracat hedefi





Önceki yıllarda belirlenen yıllık 500 milyar dolar ihracat başarı hedefine ulaşmak için 6 yıl kaldı.
Şu anda 150 milyarın biraz üzerinde seyreden yıllık ihracatımız, ihracatçılarımızın 6 yıl sonrası için belirlenen hedefe ulaşabilme potansiyelini harekete geçirme çabasını gerektiriyor.
Bu ihracat rakamı belirlenirken, bulunduğumuz bölge şimdikinden çok daha istikrar ve sükûnet içindeydi.
Ancak İçinde bulunduğumuz bölgenin jeopolitik yapısı belirlenen tarihe göre çok farklı bir duruma sürüklendi.
Emperyalistlerin bölgemizde oluşturmak istedikleri istikrarsızlık hareketi etkisini artırarak sürdürdü.
Arap Baharı diye adlandırılan değişim bölgeye bahar yerine kışı getirdi.
Ülkelerinde demokratik bir yönetim şekli kurma arzusunda olan bölge ülkelerinin mensupları hüsrana uğradı.
Bu dönüşümde söz konusu ülkelerin salt iradesinin yeterli olmadığı anlaşıldı.
Bu iradeyi kullanırken bazı şartların oluşması gerekiyordu.
Netice olarak bu ülkeler tam manasıyla bir hayal kırıklığına uğradı.
Öngöremedikleri bir tuzağa düşürüldüler.
Özellikle Suriye, Libya ve Mısır bu değişimde en büyük zararı gören ülkeler oldu.
Irak daha önceden kaosa sürüklenmişti, Kuzey Irak'ın bağımsızlık kararı ülkeye bir başka istikrarsızlık unsuru eklemiş bulunuyor.
2003 yılından beri bu hususta telafi edilemez bedeller ödeyen Irak gerekli tedbirler alınmazsa hem kendisi, hem bölgemiz ve hem de ülkemize yönelik yeni gailelerin açılmasına zemin hazırlamış olacak.
Bu durumdan ülkemizin 500 milyar dolar ihracat hedefi de nasibini alabilir.
Bu tablo karşısında ihracat hedefini gerçekleştirmek için sektörlerin alternatif pazar arayışları sürüyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın her yurt dışı gezisinde ağırlıklı olarak ele aldığı önemli konulardan birinin de karşılıklı ticaretin artırılması olduğunu görüyoruz. 
Planlanan 500 milyar dolarlık ihracat rakamını yaklaşık 200 ülkeye böldüğümüzde ortalama ülke başına 2,5 milyarlık bir ihracat rakamı düşüyor.
Hedeflenen bu rakam Türkiye'nin önde gelen sektörleri olan otomotiv, hazır giyim ve tekstil, kimyevi maddeler ve plastik, gıda ve tarım ürünleri ve diğerleri gibi sektörlere bölündüğünde ise sektör başına 100 milyarlık bir ihracat rakamı düşüyor.
Mevcut duruma bakıldığında, bu hedefe en yakın duran sektörün otomotiv sektörü olduğunu görüyoruz.
On yılı aşkın bir süredir ihracatın lideri konumunda bulunan Türk otomotiv sektörü bu başarısını araştırma ve geliştirme konusuna verdiği önem yanında, yeni modellerin üretilip piyasaya sürülmesinin de bu başarıda rol oynadığı görülüyor.
Sektörler bazında en fazla Ar & Ge merkezine otomotiv sektörünün sahip olduğunu görüyoruz.
Bu da sektörlerin uluslararası başarısında Ar & Ge merkezlerinin ne denli önem taşıdığın gösteriyor.
Ar & Ge kalkınma ve gelişmenin itici gücünü ve temel bir bileşenini oluşturuyor.
Elbette gerek iç piyasa ve gerekse uluslararası pazarlarda güvenilir ve bilinen markaya sahip olmak da bu işte önemli rol oynuyor.
Bu nedenle ihracatçılarımızın dolara endeksli bir ihracat politikası yerine Ar & Ge endeksli bir politika izlemeleri işlerinde başarıya daha çabuk götüreceği gibi ülke ekonomisine olan katkıları daha da artmış olacak.

Bu anlayış aynı zamanda ihracatın sürdürülebilir başarısını sağlamış olacak.