Türkiye olmazsa İslam âleminin hali ne olur?
Dünyanın neresinde olursa olsun mazlum milletlere
karşı yapılan haksız ve hukuksuz muameleye karşı çıkan, sesini yükselten tek
ülke Türkiye.
Bugün birçok İslam coğrafyası haksızlığa, kan ve gözyaşına maruz kalmış durumda.
Bu yerlerde mağduriyet var, açlık ve sefalet var, insan hakları ihlalleri var.
Ve bu temel hak ve hürriyetlerden yoksunluk her
geçen gün bütün İslam coğrafyasına yayılma eğilimi gösteriyor.
Mazlum ve mağdur İslam beldelerinde yaşanan
insanlık dramına sesini yükselten tek ülke ise Türkiye.
Sözde insani değerleri savunan ve sahip çıkan
ülkeler bu değerlerin tüm insanlığın hakkı olduğunu bir kenara bırakıp sadece kendi
menfaatleri olduğu zaman dile getiriyorlar.
Söz konusu Müslümanlar olduğu zaman bu değerler
askıya alınıyor.
Yine sözde barışı ve huzuru temin etmek için
kurulmuş Birleşmiş Milletler, maalesef bu değerlerin tam tersi olan değerlere
sahip çıkıyor.
Bugüne kadar çatışmaların ve insanlık dışı vakıaların meydana geldiği bölgelerde huzur ve güven sağlanamamıştır.
Bunun en büyük ve en çarpıcı örneği Filistin’dir.
İsrail devleti kurulduğundan bu yana geçen yaklaşık
70 senede Filistinliler sürekli olarak sistemik bir soykırıma tabi tutuldukları
gibi canları, vatanları, toprakları ellerinden alınmıştır.
Bu insanların canları ve malları bu yolda feda
olmuş, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler ise sadece kınamayla
yetinmiş.
Kınamaysa ne giden canları ve toprakları geri
getirmiş ve ne de huzur ve güveni…
Şimdi emperyalistlerin yeni kurbanı Arakanlı Müslümanlar…
Sonrasında hangi ülke var sırada?
Arakanlı Müslümanlar sözde insan hakları savunucularının yeni kurbanı.
Arakanlı Müslümanların kelimelerin yetersiz kaldığı
durumunu günlerdir yazılı ve görüntülü medyada üzülerek takip ediyoruz.
Arakanlı Müslümanlar Myanmar devletinin zulmünden
kaçmak için yaya olarak başlattıkları yolculuğu her türlü imkânsızlığa ve
tehlikeye rağmen sürdürüyorlar.
Ayaklarında ayakkabı yok o yağmura, çamura, sınıra döşenmiş
mayınlara, açlık ve susuzluğa rağmen kendi topraklarından kaçışlarını günlerdir
sürdürüyorlar.
Bu mağduriyete, bu zulme bırakın uluslararası
toplumu, hiçbir İslam ülkesi ciddi bir şekilde ses çıkarmıyor.
Myanmar’ın Nobel Barış ödüllü lideri Aung San Suu
Kyi hükümetlerinin Rakhine eyaletinde bulunan herkesi koruduğunu söylüyor!..
Bir ülke liderinin hem de sözde barış ve insan
hakları ödüllerinin sahibi olmasına rağmen bu insanlık dramını bu denli hafife
alması bulunduğu konumu ve sahip olduğu ödülleri hak etmediğini gösteriyor!
BBC’nin haberine göre son iki hafta içinde 123
binden fazla Rakhine vatandaşı ülkesini terk etmek zorunda kalmış...
Eylül ayının ortalarında yapılacak BM genel kurulunda
bu yalanı belgeler ve delillerle dünya kamuoyuna sunmak bir insanlık borcudur.
Müslüman katliamlarını hile ve aldatmacalarla
geçiştirenlerin gerçek yüzünün bu belgelerle ispatlanması gerekir herhalde.
Seslerini koltukları ellerinden gidecek diye
çıkaramayan ülkeler ise sustukça kendilerini bekleyen akıbetten kurtulacaklarını
sanıyorlar…
Ancak bilmeleri gereken bir husus var ki o da
Türkiye gerçeğidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde
ülkemiz kimsesizlerin ve mağdurların sesi olma gibi bir asil görevi üstlenmiş
ve uluslararası platformlarda mazlumların savunucusu olmuştur.
Temennimiz bu asil göreve bütün İslam ülkelerinin
destek çıkmasıdır.
Sadece İslam ülkeleri değil, aynı zamanda insanlığa
ve insani değerlere önem veren bütün ülkelerin de…
Bu bütün insanlığın ortak sorumluluğu ve görevidir.
Bakalım kaç ülke Myanmar’da sırf Müslüman olduklarından
dolayı maruz kaldıkları bu zulmü gerek uluslararası platformlarda ve gerekse BM’de
dile getirme asaletini gösterebilecek?