Öyle ya yalan söyleyerek savunma yapanlar,
kendilerini temize çıkaranlar biliyor ki yalan söylemekle zahirde bir şey
kaybetmeyecekler.
Fakat işin arka planını, görünmez tarafının ne
olacağını idrakinden mahrumlar, onların varları yokları gözleriyle gördükleridir…
Şimdi 15 temmuz darbe girişiminde bulunanlar,
suçüstü olanlar savunmalarında bu darbe girişimleriyle hiçbir alakalarının
olmadığını söylemeye çalışıp Türk adaletini, Türk kamuoyunu aldatmaya
çalışıyorlar.
Aynı zamanda milyonlarca insanın aklıyla alay
ediyorlar.
Darbeden de öte ülkemizin işgal hareketine çanak
tutanlar, adeta düşman saflarında yer alarak, bu milletin ne kadar silahı varsa; silahsız, savunmasız memleket sevdalılarına saldıranlar kimdi?
Darbe teşebbüsünden hemen önce şu ifadeyi
kullanmışlardı; “yarın bizi ya kahraman veya hain olarak görecekler”.
Ülkesini satan, masum vatandaşına acımasızca ağır
silahlarla saldıranlar her halükarda katıksız haindir.
Bunlar kazandıkları takdirde kendilerini kahraman
ilan edeceklerdi, milletin kahir ekseriyetiyle demokratik yoldan işbaşında
bulunanları da bunun aksi bir ifadeyle suçlayacaklardı.
Çok şükür bu milletin sağduyusu, aklıselimi ve
feraseti bu satılmış güruha canı pahasına fırsat vermedi.
Asker elbisesi giymiş yabancı uşaklarına gerekli
dersi verdi.
Bu milletin tankını, tüfeğini, uçağını ele geçirmiş olan bu
emperyalist uşakları bu silahların gerçek sahiplerine acımasız bir şekilde
çevirdi.
Öylesine acımasızdı ki bunlar karşılarındaki
silahsız olan vatan sahiplerine savaş meydanlarında düşmanın bile
saldırmayacağı acımasız bir şekilde saldırdı.
O masum insanların yalvarışlarına zerre kadar da
olsa merhamet göstermedi.
Bu millet onların ne de olsa Türk askeri elbisesi
içinde oldukları hüsnü zannını göstererek insanca yaklaştı.
Fakat bunlar sadece bu milletin tankını, uçağını
silahını çalmamıştı, aynı zamanda bu milletin şanla şerefle savaş meydanlarında
giyerek bu ülkeyi, bu asil milleti temsil eden şerefli elbisesini de gasp
etmişti.
Ne yaptı bu millet o şerefli elbiseyi onların
üzerinden alaşağı etti, daha fazla kirletmesine fırsat vermedi.
O elbiseyi ve bu milletin silahlarını onların asli
sahiplerine emanet etti.
Bu milletin kanlarıyla sulanmış bu vatanı sömürü
dünyasına kul olanlara teslim etmedi.
Peki o gece bu ülkeyi “altın bir tepsi içinde”
işgal güçlerine teslim etmenin hevesiyle yanıp tutuşanlar kimlerdi?
Gün gibi açıkta olan bu darbe girişimi nasıl örtbas
edilebilir?
249 vatandaşımızı kim şehit etti, 2 bin küsur
vatandaşımızı kim gazi yaptı?
O gece ülke çapında milyonlar sabah kadar neden
caddelere, sokaklara akın etti?
O hain teşebbüsü uzaylılar mı yaptı?
Türk askeri elbisesi içine girmiş asker kılıklı
teröristler uzaylılar mıydı?
Milyonların şahit olduğu ve bizzat yaşadığı bu hain
girişimin failleri kendilerini nasıl sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterebilir?
Mayalarının gereği kurtuluşu ise yalana sığınmakla
bulacaklarını sanıyorlar…
Evet, yalan alçakların sığınağıdır, ancak mezara kadar!