Vesayet ve emperyalist uşaklığına soyunanlar güruhu
bitmedikçe bugün Katar’ın karşılattığı durumla bir başka İslam ülkesi
karşılaşabilir.
Maalesef İslam dünyası bugün içine düştüğü durumun vahametini
geçmiş dönemlerde bu denli görmemiştir.
İslam ülkeleri en acı fetret dönemini
yaşamaktadırlar.
Bugünkü durum kısa bir sürecin neticesi değil.
Tıpkı ülkemizin mücadelesini verdiği terör
örgütlerinin oluşumumun bu denli kökleşmiş yapıya kavuşmasında olduğu gibi.
Ferdi ferde düşürmek, grupları gruplara düşürmek,
etnik yapıları birbirine düşürmekte fitne ustalığını gösterenler, aynı zamanda
devletleri de birbirine düşürmede uzmanlaşmışlardır.
Yok yere hiçbir akıl ve mantığın kabul etmediği
gerekçeler ileri sürüp bunları uygulama safhasına getirerek hain emellerini
gerçekleştirdiler bunlar.
Biliyoruz İslam dünyası yaklaşık iki asrı aşan bir zaman diliminden beri zayıflatılmaya ve birbirine düşürülerek parçalanma
sürecine itilmiştir.
Fitne ustalığı ve uzmanlığını şeytana taş çıkartmanın
da ötesinde bir ustalıkla uygulayanlar aslında bizzat kendilerine verdikleri
zararın ölçüsünü düşünemeyecek kadar gözlerini hırs ve kin bürümüştür.
Ne yazık ki bugün İslam dünyası hazin bir durumun en
çarpıcı örneğini vermektedir.
Bu da İslam’ın temel değerleri göz ardı edildiği ya
da lafta kaldığı için bu hazin tablo oluşmuştur.
Emperyalistler bu hain oyunu çok iyi yazıp
ellerindeki kuklalarla oynatıyorlar.
Katar’ı köşeye sıkıştıran gerekçe bu ülkenin terör
örgütlerine destek verdiği iddiasına dayanıyor.
İslam coğrafyasına baktığımızda, gerek Ortadoğu ve
gerekse kuzey Afrika ülkeleri tabiri caizse kan ağlamaktadır.
Bu hain tuzağın ilk ayağı 30 yılı aşkın bir süre
önce komünist düzenin çöküşünden bir müddet önce işgale uğramış ve bugüne kadar
emperyalistlerin işgali altına kan ağlayan Afganistan’dır.
Bu işgal girişimi özellikle komünist blokun çöküşü
ile hız kazanmıştır.
Bu işgal teorisyenlerinin gayesi dünya kamuoyuna İslam
dünyasını terörist kabul ettirerek kendi hain emellerine ulaşmaktır.
Bunun en açık ve bariz örneği ve hatta
teorisyenleri ise İsrail devletidir.
Çünkü işgal ettikleri Filistin topraklarını ve
bunun ileri aşamasını gerçekleştirmek için pusuda beklemektedirler.
ABD başkanı Trump DAEŞ’ı önceki başkanın kurduğunu
itiraf ederek bir gerçeği dile getirmişti.
ABD yönetiminin PKK’nın Suriye’deki şubelerine
silah yağdırdığı ve eğitim verdiği de bu ülke yönetiminin terörü açıkça
desteklediğinin somut bir delilidir.
Ama uluslar arası hukukun işlemediği bir dönemde bu
büyük hak ihlalini savunacak merci kalmamıştır dünyada.
Katar’ı kumpasa alıp yalnızlaştırmak isteyen bu
emperyalist politika başarılı olursa, bir İslam ülkesi daha istikrarsızlığa
sürüklenmiş olacak.
Emperyalistlerin yörüngesine takılan bazı İslam
ülkeleri bu hazin gidişatı iyi analiz etmeleri gerekir.
Bu anlayış devam ettikçe bu halkaya yenileri
eklenebilir.
Hatta bugün emperyalistlere destek verenler de bu
kumpastan kurtulamazlar.
Fakat iş işten geçmiş olur.