Terörizm artık bir meslek halini almış,
emperyalistler bu cani iş için çok sistemli çalıştılar, çalışıyorlar.
Kullanacakları piyonlar çok olunca kendi
açılarından bu fırsatı değerlendirmesini iyi biliyorlar.
Bu nedenle bu hain tuzağa düşmemek için neyin
terör, neyin terör olmadığı, hangi davranışların ve ifadelerin, yaklaşımın
teröre ve terörist oluşumlara yol açabileceği veya kapı aralayacağının şuurunda
olmak gerekiyor.
Terörün neşvünema bulması bazı temel değerlerin
aşırı derecede istismar edilmesini gerektiriyor.
Özellikle fitne unsuru da bu işin can damarını
oluşturuyor.
Bu cani oluşum bir beyin yıkanma sürecini
gerektiriyor.
Her ne kadar gayrimeşru mesleklerin en gaddarı olsa
da beyinler yıkanınca, temel ahlak kuralları tersyüz edilince maalesef böyle
bir cani meslek ortaya çıkmış oluyor!
Meşrep, cibilliyet, fıtrat yapısı bu işe
meyletmekte önemli rol oynuyor...
Her konuda olduğu gibi temel eğitim bu menfur
hareketin önlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Hayvanlar eğitilerek, zararlı yönleri elimine edilip,
faydalı özellikleri öne çıkarılıyor.
Uzun yıllardır terörle karşı karşıya bulunan
ülkemiz bu meş'um olguyla ilgili çok tecrübe sahibi olmuştur.
Terörün öncelikli hedefi masum ve savunmasız
insanlar.
Terör öncelikle meşru düzenin tahrip edilmesini hedef
almaktadır.
Bir başkaldırı hareketi olması nedeniyle, toplum
düzenini ayakta tutan kuralların yıkılmasını amaçlamaktadır ki kendine ortam
bulmuş olsun.
Hele bizim gibi dini değerlere önem veren
toplumlarda ise öncelikle bu temel değerlerin yıkılmasını, din mevhumunu ya
ortadan kaldırmak ya da İslamiyet’le bağdaşmayan temel değerleri beyin
yıkamayla İslamiyet’e mal ederek bu yolda kullanmak teröristlerin arkasındaki
gizli güçlerin sinsi hileleri olduğunu biliyoruz.
Günümüzde terörist organizasyonların öne sürdükleri sözde gerekçelerine
baktığımızda iki temel husus öne çıkıyor.
Uzun yıllardır ülkemizde ırkçı bir temele dayalı
olarak faaliyet gösteren PKK terör örgütü kendine eleman kazandırmak için
yaptığı ilk işin korku ve baskı oluşturup sonrasında beyin yıkama safhasına
geçerek ellerindeki malzemeyi istedikleri kıvama getirmek olmuştur.
Asırlardır aynı toplum içinde birlikte yaşamış,
sahip oldukları temel değerlerin aynı olmasına rağmen bir yabancılaştırma ve
ayrıştırma politikası uygulamıştır.
Öncelikle dinden uzaklaştırma eğitimine tabi
tutulmuş ve ırkçılık aşılanmıştır.
Beyin yıkama sürecine tabi tutulan bu insanlar,
kendi temel değerlerine yabancılaştırıldığı gibi aynı zamanda birer canavara
dönüştürülmüştür.
Görünmez güçlerin kontrolünde olan bu örgütler bir
taraftan masum insanların canına acımasız usullerle kıyarken, diğer taraftan tek
hizmet ettikleri yer ise emperyalist güçler olmuştur.
Masum insanlara zarar verirken kendileri de bu
insanlık dışı yolda telef olmuşlardır.
Bunu bildikleri halde bu vahşi kısır döngüden geri
dönememişlerdir.
Hayatlarında hiç tanımadıkları, görmedikleri,
bilmedikleri insanlara karşı birer canavar kesilmişlerdir.
Bu canavarlığa dönüştürülürken ‘neden sorusunu’
kendilerine sorma aklıselim melekesini de yitirmiş oluyorlar.
Demek ki beyin yıkama bu derece etkili oluyor!
Gerek ırkçı bir amaç ve gerekse son yıllarda bazı
Afrika ülkelerinde ve yakın komşumuz olan ülkelerde sözde dini bir devlet kurma
amacıyla oluşturulan terör örgütlerinin barış ve huzur dini olan İslamiyet’le
uzaktan yakından ilişkisi olmadığı bilinen bir gerçek.
Ülkemize yönelik çok yönlü bir terör hareketiyle
karşı karşıya bulunuyoruz.
Gerek iç ve gerek dış hainler güruhu huzur ve
güveni bozmak için ortak bir tavır almışlar.
Canilikte bu derece ısrar ediyor olmalarının hedefi
birlerine ortam hazırlamak için mi sorusunu akla getiriyor.
‘Durumdan vazife
çıkarmak’ isteyenlerin var olduğunu geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz.
Ancak bu millet artık her şeyin farkında ve
şuurunda, ülke eski ülke değil!..
Emperyalistlerin uşaklarına İnşallah pabuç
bırakmayacaktır…