Kürt sorunu diye ileri sürülen mesele aslında Kürtlerin özgürlüklerinin ve temel haklarının elinden alınması sürecidir.
Bu işin baş aktörleri
batılı emperyalistlerdir.
Kürt sorunu ile hedef
saptırıp aslında Kürt kardeşlerimizi istismar etmek ve fırsatını bulunca onları
her bakımdan sömürü ve kaos düzenine sürükleme sürecidir.
Bu ülkede Kürtler için
ayrı bir anayasa ve kanun bulunmamaktadır.
Mevcut anayasada bir
eksiklik varsa bu eksiklikten veya yanlışlıktan ülke içindeki bütün insanlar
aynı şekilde etkilenmektedir.
Kanunlarında ihtiyacı
karşılamama gibi bir durum söz konusu ise bundan doğusu da batısı da kuzeyi de
güneyi de aynı oranda etkilenmektedir.
Kalkınmada, hizmetlerde
eksiklik varsa bu durumdan ülkenin diğer bölgelerindekiler de sıkıntı
çekmektedirler.
Hele ki PKK denilen terör
örgütün kanlı katliamlarına başladığından beri yapılan yatırımlara karşı
gelmesi; yakarak, yıkarak maksatlı olarak bölgenin kalkınmasını engellemesi,
bölge insanının planlı olarak geri kalması için hazırlanmış bir tuzaktır.
Masum vatandaşları çoluk
çocuğunun gözleri önünde en acımasız bir şekilde öldürmüş bir zihniyetin sözde
temsil ettiği bir topluma vereceği ne olabilir, olsa olsa kan ve vahşettir!
Bugüne kadar yaptığı
vahşeti hangi düşman ordusu yapmıştır?
Vahşette sınır tanımayan
bu örgüt bunu kendine şiar edinmiştir.
İşte son günlerde
güvenlik güçlerimize yaptığı saldırılar, yine masum insanların araçlarını en
gaddar bir şekilde yakarak o insanların geçim kaynaklarını yok etmek hangi
insanlık, hangi özgürlük anlayışına sığar!
Çoluk çocuğunun aşını
ekmeğini kazanmak için çalışan bu insanların araçlarını yakmakla kime hizmet
ediliyor?
Gözü dönmüş insanlıktan
çıkmış, vahşet ve kan dökmekten başka bir şey bilmeyen bu örgütten ne
beklenebilir?
Bunlar mı Kürt kardeşlerimizin
haklarını koruyacak, bu zihniyet mi bu kardeşlerimize bugünkünden daha çok aş,
iş ve refah getirecek?
Bunların getireceği olsa
olsa zulüm, işkence, baskı ve ölümden başka bir şey olamaz!
Bu acı gerçeği öncelikle
Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerimizin iyi fark etmesi, iyi anlaması lazımdır.
Bunların anladığı dil
sadece kendilerinin kullandığı vahşet dilidir.
Kürt kimliğini
kullanarak, alabildiğine istismar ederek bu insanları bugün içinde bulundukları
huzur, güven ve refah seviyesinden çok daha kötüsüne götüreceklerdir.
Arkalarındaki emperyalist
insan hakları savunucuları eğer bu söylemlerinde gerçekten samimi olsalar idi
bugün bölgemizde bulunan ülkeler; Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya ve daha
birçok İslam ülkesinde yıllardır yaşanan insanlık dramları anında son bulurdu.
Emperyalist güruhun ve
onların içerdeki maşalarının gayesi sergiledikleri bu vahşet zincirine yeni bir halka
eklemektir.
30-40 senedir Kürtçülükle
beyinleri yıkanan bir kısım insan çevremizde yaşanan bu acı gerçeği göreme
basiretinden yoksun bulunuyor.
Sanıyorlar ki sözde bir
özerklik elde edilince kendilerini rüyalar âleminde bulacaklar.
Hiç beklenmedik bir
şekilde, bir anda ne kadar sorunları varsa kendiliğinden yok olacak!
Fakat ne yazık ki şu anda
içinde bulundukları refah ve özgürlük ortamını çok arıyor olacaklar, asıl o
zaman uyanmış olacaklar, heyhat ki ne heyhat, o zaman iş işten geçmiş olacak.
Geriye dönüşü olmayan bir
yola girmiş olacaklardır ki, bunu hiç temenni etmeyiz!..
Yapılması elzem olan ise
topluca bu cani örgüte, emperyalistlerin maşası olan bu örgüte karşı çıkılması,
çocuk yaştaki evlatlarını bu örgütün tuzağına düşmekten kurtarmalı ve gerçek
yüzlerini anlatmalıdırlar.
Bugüne kadar çocuk
yaştaki Kürt kardeşlerimizin evlatları bu anlamsız yolda örgüt liderlerinin ve
onların siyasi uzantılarının kişisel hırs, kin ve menfaatleri için yok edildi!
Sömürü düzeninin
çıkardığı bu fitne uğruna binlerce şehit vermişiz, bölgeye yapılması gereken yüz
milyarlar yatırım yerine boşa gitmiş...
Bu sorun ne Kürtlerin ve ne de ülkemizin sorunu, bu sorun kana ve vahşete doymayan emperyalist güruhun ve onların zavallı maşalarının sorunu!...