Bozulan çevre, azalmakta olan ve kirlenen tabii kaynaklar, iklim
değişikliği, küresel ısınma ve kuraklık gibi olumsuz gelişmeler insan oğlunu bu
kötü gidişattan çıkış ve iyileştirme hedefiyle yeni arayışlara yönlendirmiş
bulunuyor.
Başta insan sağlığı ve hayatı olmak üzere bütün canlıları olumsuz
yönde etkilemeye başlayan çevrenin ve iklim değişiklikleri olumsuzluklarının
üstesinden gelmek hedefiyle ülkeler, ilgili kurum ve organizasyonlar kapsamlı bir
çalışmanın içine girmiş bulunuyor.
Çevrede meydana gelen olumsuz gelişmeleri bertaraf etmek için geride
kalan on yılı aşkın bir süre içinde birçok devlet yönetimi yeşil ekonomi
kavramını stratejik bir kavram olarak öne çıkmaya başladı.
Yeşil ekonomi kavramı öncelikle çevre ve ekonomi arasında kesişme
üzerine odaklanıyor.
Bir ekonomi ve işletme faaliyetinde hedefler belirlenirken
ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlara eşit ağırlık vermeyi sağlayacak büyümeyi
yeniden yönetmeye yol açacak olan yeşil bir ekonomiye doğru geçiş kaçınılmaz
görülüyor...
Kapsayıcı bir yeşil ekonomi eşitsizliği kötüleştiren, israfı
teşvik eden, kaynak darlığını tetikleyen ve çevre ve insan sağlığına tehdit
oluşturan hakim ekonomik modele alternatif olarak gösteriliyor. Ülkeler
ekonomilerini sürdürülebilirliğin itici gücüne dönüştürerek şehirleşme ve
kaynak daralmasından iklim değişikliği ve ekonomik istikrarsızlığa kadar 21.
yüzyılın zorlukluklarını üstlenip çare üretmeye hazırlanıyor.
Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Çevre Programı, 2008 yılında
Yeşil Ekonomi İnsiyatifini başlatmış.
Çevre yatırımlarını destekleyecek, politik iradeyi motive edecek ülke
seviyesinde tasarlanmış destek ve küresel araştırma programı yeşil ekonominin
önemli bir unsurunu oluşturuyor.
Bir çok hükumet ve hükumetler arası organizasyonlar için Yeşil Ekonomi
kavramı stratejik bir öncelik olarak gündemde yerini alıyor.
Yeşil ekonomiyle sürdürülebilirlik tesis edilerek, kaynak
darlığından iklim değişikliği ve ekonomik istikrarsızlığa kadar yirmi birinci
yüzyılın büyük zorluklarını aşmak amaçlanıyor.
Kapsayıcı bir yeşil ekonomi insan refahını geliştirmeyi ve sosyal
adaleti inşa etmeyi, çevre risklerini ve darlıklarını azaltmayı öngörüyor.
Giderek azalan ve kirlenen çevre ve tabii kaynaklar insan hayatını
tehlikeye atacak olumsuzlukları beraberinde getiriyor.
Özellikle su ve toprak kaynaklarının azalması ve kirlenmesi ve bu
olumsuz durumun devam etmesi açlık, yokluk, yoksulluk gibi kritik sıkıntıların
oluşmasına ortam hazırlıyor.
Kapsayıcı bir yeşil ekonomi adaletsizliği kötüleştiren, israfı
teşvik eden, kaynak kıtlığını tetikleyen ve insan sağılığına ve çevreye yaygın
tehditler üreten bugünün hakim ekonomi modeline alternatif olmayı amaçlıyor.
Bu doğrultuda iklim konusu önem taşıyor. Kurulacak araştırma
enstitüleriyle iklim ve çevre bilimi kapsamlı bir şekilde ele alınarak üzerinde
ilmi çalışmalar yapmayı gerektiriyor. Böylece kuraklık ve bozulan yağış düzeninin
nedenlerini araştırma ve çözüm üretme yoluna gidilebilir.
Aynı zamanda sıfır emisyon ve sıfır atık hedeflerini
gerçekleştirmek mümkün olabilir. Münferit ve toplum eğitimi ve çevre
hassasiyetinin ve çevre hakkı konusunun işlenmesi bu hususta önem taşıyor.