ILO’nun raporuna göre, tabii kaynakların aşırı kullanımı ve artan
bir şekilde yükselen kirlilik
seviyeleri, sera gazlarının emisyonu dâhil gezegenin tolerans gösterebileceği
sınırları aştığını gösteriyor.
Bunun bir sonucu olarak insanların geçimi için hayati öneme sahip
olan tabii süreçler ve sistemler kesintiye uğruyor.
Yaklaşık bir milyar yetersiz beslenen insanın ihtiyacını
karşılamak ve iklim değişikliği ile baş etmeye çalışılırken, bu yüzyılın ilk
yarısında dünya nüfusunun büyümesi ve artan talebi karşılamak için mevcut
alışılmış ve geleneksel tarımsal işletmelerden uzaklaşmak gerekiyor.
Farklı şekillerde ve değişen derecelerde, mevcut çiftlik
sistemleri tabii sermayeyi tüketiyor ve önemli oranda küresel gazlar üreterek
fakirleri orantısız bir şekilde etkilediği görülüyor.
Arazi kullanım değişimine olan talep sıklıkla ormansızlaşma ve
biyolojik çeşitlilik kaybına neden oluyor. Tarımın ekonomik dışsallaşması her
yıl milyarlarca dolara ulaşıyor ve artış devam ediyor.
Yeşil tarımda hedeflenen yatırımlar paketi ve politika reformları
ekonomileri çeşitlendirmeyi, yoksulluğu azaltmayı yeni ve daha çok verimli
yeşil işler oluşturmayı ve artan ürünlerle özellikle kırsal alanlarda,
sürdürülebilir bir temelde gıda güvenliğini sağlamayı ve önemli ölçüde çevresel
ve ekonomik maliyetleri bugünün sanayi çiftlik uygulamalarıyla azaltmayı
kapsıyor.
Yeşil tarım büyüyen ve dünya nüfusunun daha artan talebini daha
yüksek besleyici seviyelerde 2050’ye kadar besleme kapasitesine sahip olacağı öngörülüyor.
Gıda üretimi ve sosyal eşitlik için kamu, bu süre zarfında herkese
yeterli kalitede besin sağlamak için özel ve sivil girişimlere tarım
seviyesinde etkin geçiş ihtiyacı duyulacak.
Tarımın veriminin ve çalışanlara dönüşünün artması, ekosistem
hizmetlerinin gelişmesi bu hedefleri başarmaya temel teşkil etmiş olacak.
İş oluşturmada yeşil tarımın geleneksel tarımdan daha fazla geri
dönüş sağlayacak potansiyele sahip olduğu düşünülüyor.
Yeşil tarıma geçiş önemli çevresel faydaları beraberinde
getiriyor.
Yeşil tarım toprak verimliliğini sürdürmek ve restore edilmesi ile
tabii sermayeyi yeniden oluşturacak potansiyele sahip olduğu görülüyor.
Toprak erozyonu ve inorganik tarım-kimyasal kirliliği azalacak; su
kullanım verimliliği artacak; ormansızlaşma azalacak, biyolojik çeşitlilik
kaybı ve diğer arazi kullanım etkileri azalacak ve önemli ölçüde tarımsal sera
gazı emisyonları azalacak.
Önemli olarak yeşillenen tarımın, tarım sektörünü büyük bir sera
gazı yayıcısı olmaktan bir diğerine, net bir etkisiz şekline ve muhtemelen ormansızlaştırmayı ve tatlı su kullanımını yüzde 55 ve 35 azaltırken muhtemel sera gazı oranını
düşüreceği bekleniyor.
Yeşil tarım aynı zamanda milli ve uluslararası politika reformları
ve yenilikleri gerektirecek. Yeşil tarım politikası aynı zamanda bazı tarımsal
girdilerin maliyetini suni olarak azaltan zararlı sübvansiyonların çevresel
olarak reformuna odaklanıyor.
Bu yolla verimsiz ve aşırı kullanıma yol açacak sübvansiyonların
reformu amaçlanıyor.
İlave olarak çiftçileri çevre dostu tarımsal girdi kullanımı ve
çiftlik uygulamaları ve gelişmiş ekosistem hizmetleri gibi pozitif unsurları
oluşturmak için politik tedbirlerin teşvik edilmesi öneriliyor.
Üretimi bozan ve ihracat sübvansiyonlarının reformlarıyla
birlikte, gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanan yeşil tarım ihracatlarının
yüksek gelirli ülkelerde pazarlara erişimini artıracak ticari politikalarda
değişiklikler gerekli görülüyor.
Bunlar gıda üretim değer zincirlerinde yerel gıda işleme
işletmeleri ve küçük ölçekli çiftçiler, kooperatifler ile daha büyük katılımı
kolaylaştıracak.
Yeşil tarım için temel olan beş alan tavsiye ediliyor: toprak
verimlilik yönetimi; daha verimli ve sürdürülebilir su kullanımı; bitki ve
hayvan çeşitliliği; biyolojik bitki ve hayvan sağlığı yönetimi ve uygun çiftlik
seviyesinde mekanizasyon uygulanması.
Bütünleşmiş toprak yönetimi ve entegre bitki besin yönetimi besin
stoklarının dikkatli yönetimini gerektirmekte ve sürdürülebilen üretim ve
karlılık sağlayan bir şekilde akışları gerektiriyor.
Entegre toprak yönetimi aynı zamanda mikro seviyeden
makro-fauna seviyesine kadar organik madde miktarı, toprak yapısı ve toprak
biyolojik çeşitliliği toprak kurtları ve termitler gibi diğer önemli yönleri
ele alıyor.
Bitki verimliliğini artırmak için sentetik gübreler yerine çiftlik
gübresi ve bitki kalıntılarını kullanmak veya yonca bitkilerinin kültürlerini
uygulamayla havadan oksijen fiksasyonu ile nitrojen oluşturmak ve toprağa ilave
etmek tavsiye ediliyor.
Üretim artışı için yağış desenlerinin düzensiz artışını ele alarak
gelişmiş su hasadı, su tutma ve sulama önem arz ediyor.