Tarım sektörü öncelikle çiftlik ve tabii yetişme alanlarında
bitkilerin, hayvanların yetiştirilmesi ve balık hasadı ile faaliyet gösteren
işletmeleri kapsamaktadır.
Bitki ve hayvan kültürlerinin uygulanması olan tarım sektörü
yerleşik insan medeniyetinin yükselişinde temel bileşen olduğu ifade ediliyor.
Kültüre alınan bitki türlerinin üretilmesinin oluşturduğu gıda fazlalıkları
insanların şehirlerde yaşamalarına imkan sağladı. Öncelikle gıda üretiminin temel
sektörü olan tarım aynı zamanda çok değişik sektörlere de ham madde
sağlamaktadır. Hemen hemen insanın ihtiyaç duyduğu temel maddelerin hepsini
üretecek bir kapasite ve zenginliğe sahip bir sektör.
Bu ihtiyaç maddelerini en sağlıklı bir şekilde temin etme
özelliğine sahip bulunuyor. Günümüzde gelişen ve değişen şartlar karşısında gıda
dışındaki ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalmıştır. Teknolojinin getirdiği
kolaylıklar bu değişimde rol oynamaktadır...
Tarım sektörü içme ve kullanma suyu gibi mevcut ve gelecek
nesiller için hayati öneme sahip; bu özelliği ile sürdürülebilir gelişmenin
odağında bulunma zorunluluğu var.
Büyüyen nüfus ve yükselen refah sadece enerji tüketimini, mallara
ve hizmetlere olan talebi artırmıyor, aynı zamanda tarımdan gıdaya, orman ve
orman ürünlerine kadar olan hizmetler ve ürünlere olan talebi de
artırıyor.
Bu talebi karşılamak ise kırsal sektörlerin verimliliğinde
kesintisiz artışları gerektirecek.
Bu nedenle bozulan çevre tarım üretiminde önemli handikaplardan birini
oluşturuyor.
Harap olmuş bir çevrede dünya toplumlarının ekonomik ve sosyal
gelişmelerini sürdüremeyeceği gibi, hayatta kalmaları da mümkün olmayacak.
Sürdürülebilir Gelişme Hedeflerinin açlıkla ilgili kısmını karşılamak için
gıda üretiminin ikiye katlanması gerektiğine işaret ediliyor.
Kimyasal gübreler kullanarak tarımda artan verimler meydana
gelirken, yoğun çiftçilik faaliyetleri ise toprak kalitesini düşürüyor.
İklim değişikliği hava desenlerini değiştiriyor, öngörülemez hava şartları tarımsal ürünlerin fiyatında oynaklığa sebep olacak en anlamlı faktör olarak görülüyor.
Gıda ve su kıtlığı, göç, işsizlik, sera gazı emisyonları, huzur
ve barışın sağlanması ve ekonomik gelişme gibi küresel sıkıntılarda tarımın göz
ardı edilemez rolü var.
Tarım sektörü bu problemlerin çoğuna çözümler sunuyor.
Sektöre sağlanan, uygulanan tarımsal pratiklerin sürdürülebilir
bir gelişme stratejisine sahip olmasını gerektiriyor.
Tarımın sıkıntılarıyla baş etmek kamu ve özel sektör
girişimlerini kapsıyor.
Gıda ve suya, istihdama, gelire, refahın adil dağılımı gibi
temel ihtiyaçlara erişimi garanti etmek amacıyla bölgesel ve küresel seviyede
olan girişimleri entegre etmek, gerçekleştirmek ve sürdürmek stratejik öneme
sahip.
Nüfus büyümesi ve diyet zenginleşmesiyle gıdaya olan ihtiyaçların 2050 yılına kadar %60 artacağı tahmin ediliyor.