Sayın
Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerin (BM) mevcut çarpık yapısını düzeltmek
için konuyu uluslar arası eksene taşıması herhalde en etkili ve aynı zamanda en
demokratik bir yol olmuş olacak.
Dünyadaki
her türlü sorunu çözmek huzur ve güven getirmek amacıyla kurulmuş olan BM yıllar
geçtikçe giderek bu hayati görevinden sapmış.
Aynı
zamanda yeryüzündeki bugün birçok ülkenin içine düşürüldüğü çıkmazdan
kurtarılması bir yana daha da kötüye sürüklenmiştir.
Evet, BM’nin
çözüm getirmesi gerektiği insani problemler giderek kötüleşiyor.
Bu
insani problemlere çözüm getirmek istemeyen daimi beş üye bütün dünyaya sadece
kendi menfaatlerine göre şekil vermeye çalışıyor.
Özellikle
ikibinli yılların başından beri dünyada insani sorunlar giderek kötüleşirken
aynı zamanda yaygınlaşıyor.
Ortadoğu
ve Kuzey Afrika ülkelerine baktığımızda insani kriz artan bir şekilde büyüyor.
Yaşanmaz
hale gelen bu ülkelere göz attığımızda bunlar Ortadoğu’da Yemen, Irak, Suriye; Afrika’ya
baktığımızda Mısır, Libya; bunlara ilaveten Afganistan ve Arakanlı
Müslümanların da kendi ülkelerinde maruz kaldıkları zulüm yıllardır devam
ediyor.
Filistinlilerin
dramı ise 70 yıla yakın zamandır toprakları, evleri ve en temel insan hakkı
olan hayat hakkı ellerinden alınıyor.
Bu ülkelerde
yıllardır süren insanlık dışı zulmü insanlığın kabul edemeyeceği gibi, insani
değerleri koruyup sürdürmek için sözde organizasyonlar da bu zulme seyirci
kalmaktan başka bir iş yapmıyor.
Bu
kuruluşlar ancak emperyalist güçlerin işine geldiği zaman bir takım
sesler çıkarıyorlar. Daha doğrusu mevcut insani krizlere yenilerinin eklenmesine
ortam hazırlama çabasındalar.
Bunu
da söz de görevlerini yapıyormuş gibi bir görüntü vermek için yapıyorlar.
Maalesef
BM bu insanlık dışı gelişmelere hem seyirci kalmış ve hem de mazlum milletlerin
mağduriyetine kurulduğundan beri göz yummuştur.
Buna en
somut misal de Filistin’dir.
BM
kurulduğu günden beri bünyesindeki kuruluşlar gelişen ve değişen şartlara göre
artmış.
Ancak
mevcut kurumsal yapı, yani 5 daimi üyenin hegemonik anlayışı özellikle BM Güvenlik
Konseyinin adil ve insani görev olarak icraat yapmasına engel olmuştur.
BM’nin mevcut hegemonik yapısı sorunları hafifletmek yer iyice ağırlaştırmıştır.
İç
savaşlar ve her geçen gün mantar biter gibi ortaya çıkan terör örgütleri bu çarpık
yapının ortaya çıkardığı durumdur.
İşte
bugün dünyadaki milyarların karşı karşıya kaldığı açlık, yoksulluk, terör
mağduru toplumlar, göçler ve sığınmacıların sorunu gibi dev insanı sorunlar bu
5’li yapının lağvedilip yerine daha demokratik ve daha insani bir yapının
oluşturulmasıyla çözüme kavuşur.
Bu
nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu bu çarpık yapıyı daha demokratik
bir yapıya dönüştürme gayreti, belki de bu konuda uluslar arası bir platform
oluşturularak konunun hedefine ulaşmasını çabuklaştırmış olacak.
Bütün
dünyayı en adil ve en demokratik bir şekilde temsil etmesi için BM'nin dönüşümlü bir yapıya kavuşması kaçınılmaz hale gelmiştir...