19 Kasım 2014 Çarşamba

Çözüm süreci


 

 
Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasında en büyük görev bölge insanına düşüyor.

Bu sürecin sonucu hem bölge ve hem de ülkemizin bütünü için hayati önem taşıyor.

Irkçılık üzerinden başlatılan ülkeyi kaosa sürükleme hareketi süresince ülkemiz maddi ve manevi olarak büyük kayıplar gördü.

Çok sayıda insanımız hayatını kaybetti, bir hiç uğruna…

Uluslararası bir fitne projesi olan bu terör, emperyalistler için bir ülke üzerindeki çirkin emellerin gerçekleştirilmesi amacıyla en kolay ve en masrafsız olan bir usuldü.

Bu çirkin oyunu şimdi birçok İslam ülkesinde de ne yazık ki görüyoruz.

Bunların içinde yine en yüksek sağduyuya sahip olan bizim ülkemiz.

Terörün gelinen bu aşamasında çözüm sürecinin başlatılması ve böylece bu hileli oyuna son verilmesinin hem bölge ve hem de ülkemiz için ve hem de ülkemizin bulunduğu coğrafya için sayılamayacak kadar faydaları olacak.

Bu işte tek yol var o da terörün en kısa zamanda bitirilmesi…

Doğusuyla batısıyla, güneyi ve kuzeyi ile asırlardır birlikte yaşamış ülkemiz sınırları içindeki etnik toplulukların birbirinden ayrılması, ayrı sınırlara düşmesi düşünülemez.

Asırlardır et ve tırnak gibi birbirine yapışmış bütün etnik unsurların ayrılmasının insana son derece acı vereceğini gibi, böyle bir parçalanmanın yaşaması da mümkün olamaz.

Çünkü bu ülke bir bütün olup bir uzvunun koparılması diğer uzuvlarının da kangren olmasına yol açacaktır…

Bu nedenle şartlar çözüm sürecinin olumlu bir şekilde sonlanmasını zaruret haline getirmiştir.

Her ne kadar süreç başladığından beri birkaç sefer bazı anlamsız gerekçelerle akamete uğratılmak istendiyse de bu husustaki kararlılık devam etmekte.

Bu kararlılığın da başarıyla sonuçlanması artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Gerek ülkemiz ve gerekse bölgenin istikrar ve huzuru için başarıyla sonuçlanması gereken tek çıkar yoldur.

Aksini düşünmek ne ülkenin tamamı ve ne de bölge için hiçte istenilen bir durum olmayacaktır.

Bugün Irak ve Suriye gibi komşumuz olan ülkelerde sürmekte olan insanlık dramı; ve yakın civarımızdaki ülkeler olan Mısır ve Libya’da ki demokratik olarak seçimlerin yapılmış olmasına rağmen bu ülkeler rahat bırakılmamış, açıkça anti demokratik bir yola sürüklenmiş ve yıllardır beklenen huzur ve güven ortamı tesis edilememiş.

Eğer emperyalist batı bu ülkelerde huzur ve güvene, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne saygı duymuş olsaydı ve bu değerlerden yana tavrını almış olsaydı söz konusu ülkeler bugünkü kaos ortamına sürüklenmemiş olacaklardı. Yüzbinlerce insan yok yere hayatını yitirmemiş olacaktı…

2003 yılında Irak’a demokratik rejim getirme gayesiyle giren koalisyon güçleri bu düşüncelerinde zerre kadar samimi olmadıklarını göstermişlerdir. Bugün Irak ve Suriye diye bir devlet sadece kâğıt üzerinde var olup fiili olarak bu özelliklerini yitirmişler ve teröre teslim olmak mecburiyetinde kalmışlar.

Bu ülke insanları birbirine düşürülerek en acımasız bir insanlık dramına ortam hazırlanmış.

Her fırsatta insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü terimlerini savunuyor görünen batı emperyalizmi aslında bu değerleri sadece kendi menfaati olduğunda savunmakta.

Şimdi çözüm sürecine yönelik üç beş marjinalin zaman zaman uygulamaya koymak istedikleri engelleme girişimlerine öncelikle bölge insanın taviz vermemesi gerekiyor.

Bu marjinal azınlığın isteklerinin gerçekleşmesi halinde gerek bölge ve gerekse ülkemiz açısından nasıl bir tehlikenin olacağını tahmin etmek çok fazla zor değil!

Bugün yakın komşularımızın, özellikle Irak’ın yaşadığı içinden çıkılmaz durumu unutmamak gerekiyor.

 

8 Kasım 2014 Cumartesi

How Israeli boots step into Al-Aqsa Mosque?



The unsolved vital problems maintain their effect in the majority of the Islamic countries. Unless Islamic world can state its will in a freed and democratic way as a whole, the current problems will also maintain their existence. When they unite their democratic dynamics and state a common voice across the world they would find solution their entire problems ranging from terror to democratic rights, rule of law.


The basic lack of some Islamic countries is not to have a democratic management. As long as the condition continues like this way, they cannot state their own will, they cannot mobilize their democratic reactions. As if their mouth is closed by a zipper or locked.
As long as this antidemocratic situation maintains its rule, waiting solution to the current problems would not pass beyond being a dream. Of course, this long years’ situation cannot be solved immediately. Otherwise the situation would be worse than expected one, for example Syria, Iraq… For this reason, these countries’ peoples and administrations need real friends how to solve the problems, how to pass to a democratic regime. They must know who their single real friend is!

In recent times, as known Israeli soldiers have fully gotten out of control. They do not permit Muslim people to worship at Al-Aqsa Mosque. This is a basic right for every human-being. They carried out violence against innocent Palestinian people without taking into account the basic human rights, international law. Of course this violation is not first. State of Israel makes this kind of violations for over 50 years.

Whenever Israeli soldiers want they raid the homes of Palestinians and evacuate from their own homes and demolish their homes, gardens to open new settlements. Aren’t these raids terrorist action?

On one hand, Israel forces raid, kill Palestinians and whenever they wants evacuates innocent Palestinian from their own homes, demolish Palestinians’ properties, belongings. And then they accuse Palestinians as terrorist. 
This what kind of humanitarian understanding, what kind of conscience, what kind of rule of law understanding?

How Israeli forces prevent Muslim people to enter Al-Aqsa Mosque?

How Israeli forces enter into Al-Aqsa Mosque with boots?

How Israeli forces evacuate Palestinian people from their own homes, their own gardens, their properties?

The basic reason is international community, the UNSC, International Criminal Court and other humanitarian organization which remain indifference to this humanitarian dram which maintains for long years.

Furthermore, the Islamic World, of course some of them, cannot be able to act with their self-will, cannot mobilize their common dynamics in a democratic way altogether. 

To date not being able to constitute a joint platform to defense all innocent Muslim who suffer from lack of basic-rights across the world are also a very big lack on behalf of the Muslim communities.

“The Organisation of Islamic Cooperation (OIC) (formerly Organization of the Islamic Conference) is the second largest inter-governmental organization after the United Nations which has membership of 57 states spread over four continents.  The Organization is the collective voice of the Muslim world and ensuring to safeguard and protect the interests of the Muslim world in the spirit of promoting international peace and harmony among various people of the world,” according to the United Nation, however this organization cannot work according to its foundation principles. 

As long as Arab League and the Organisation of Islamic Cooperation remain silent against basic rights of these people in Palestine or in any other countries, this basic right violence will maintain its effect. Solution is to show joint democratic reaction to every kind of abuse of rights.

7 Kasım 2014 Cuma

Ülkemizin güneyinde yaşayan 13 yaşındaki Suriyeli


 

Suriyeli sığınmacıların büyük bir çoğunluğu yakınlığı dolayısıyla ülkemizin güney illerinde yaşıyorlar.

Büyük bir bölümünün kurulan konteyner ve çadır kentlerde yaşadığı malum.

Fakat bir kısmı da gerek satın alarak ve gerekse kiralayarak müstakil evlerde oturuyorlar. Çünkü, dört yıldır Suriye'nin başında bulunan zalim yönetim kendi insanına yapmadığı insanlık dışı muameleyi bırakmadı.
Bazı kesimlerin bu insanlık krizini çirkince bir fırsata dönüştürmek istediği de artık gözlerden kaçmıyor. İstenirse bu insanlık dramı en kısa sürede sona erdirilir. Birincisi İslam Ülkelerinin bu hususta tek ses olamayışı, ucuz ve basit hesaplar peşinde koşmaları ve daha doğrusu emperyalistlerin rotasından bir türlü çıkamayışları!

Ülkemiz, bölgesinde komşu ve orta uzaklıkta bulunan ülkelerdeki mazlum ve mağdur insanlara kapılarını her zaman açarak bu insanları kaçtıkları zulümden kurtarmak için elinden gelen fedakârlığı ülke ve millet olarak en üst seviyede yerine getirmiş, getiriyor. Bir bakıma dünyaya insanlık dersi veriyor...

Ancak bu iyi niyeti suiistimal edecek kötü niyetlileri göz ardı etmemek gerekiyor.

Malum BBC’yi bilen bilir.

Dünyanın her tarafını, her ülkesini tabiri caizse avucunun içi gibi bilir.

Çünkü bu bilmeyi kendisine asırlardır bir misyon olarak kabul etmiş, en iyi şekilde yerine getirmenin çabası içindedir.

Hele bu görev İslam ülkeleri için olursa çok daha büyük bir önem arz eder.

BBC’nin bir haberine göre (http://www.bbc.com/news/world-middle-east-29921816), ülkemizde bulunan 13 yaşındaki Suriyeli çocuk İŞİD denilen terör örgütüne katılmak için eğitiliyormuş.

Mesele birkaç yönüyle irdelenmeyi gerektiriyor.

Birisi, BBC’nin bu çocuğun evini nasıl bulduğu.

Acaba bizim haber ajansları da bunu biliyor mu?

BBC terör eğitimi alan bu çocuğun evini nasıl tespit etti?

Demek ki söz konusu olay hakkında bu kadar ayrıntılı bilgiye sahip.

Elinin altında önemli ölçüde bilgiye ulaşacak ulakları var.

Bir başka husus bu çocuk ülkemizde eğitim aldığına göre yalnız olmayıp bu eğitimin organize olmuş bir ekip tarafından yürütüldüğünü akla getiriyor.

Bunun gibi başka çocuklarda olabilir mi?

Bu eğitim işi herhalde ferdi bir vaka olmayıp, toplu bir şekilde yapılıyor olabilir!

Daha da önemlisi bu şartlandırılmış eğitimi alan bu çocuklar ülkemiz için bir tehlike teşkil edecekler mi, sorusu da akla geliyor!

Çünkü bu çocuk BBC’ye verdiği açıklamasında, eğer istenirse Türkiye’de de eylem yapacağını çekinmeden ifade ediyor.

Bölgemiz bu derece yanlış şartlandırılmış, yanlış yönlendirilmiş bir terör örgütü ile karşı karşıya bulunuyor.

Bu örgütün görevi diğer İslam ülkelerinde de bulunan sözde İslam’ı ve Müslümanı savunur görünüp en büyük zararı da İslam ülkelerine ve masum Müslümanlara verdiği ne yazık ki acı bir gerçek. Böylesine beyinleri yıkanmış, böylesine şartlandırılmış ölüm makineleri haline getirilmişler…

Elbette ülkemiz gerek Suriyeli ve gerekse ülkemiz içinde oluşacak bu tür yapılanmalara karşı gerekli önlemleri almaktadır. Elbette gerekli kontrolleri yaparak, bu tür örgütlenmelerin ve eğitim faaliyetlerinin önüne geçecektir.

Bölgemizin güney sınırlarında Suriye’de 4 yıldır süren ayaklanmalar dolayısıyla ülkemiz hassas bir dönemden geçiyor. Bu hassasiyetin sürmesi için de Suriye’deki çatışmaların da açıkça sürmesi isteniyor. Bunun için uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu insani drama ilgisiz kalmak için konuyu eften püften bahanelerle geçiştiriyor. Acaba malum terör örgütünün yapamadığını, ismi İslam olan fakat kesinlikle İslam’la, Müslümanlıkla ilgisi olmayan bu örgüt yapar mı?, beklentisi var!

Temennimiz dört yıldır insanlık dramı yaşayan Suriyeli kardeşlerimizi kötü niyetli insanların çirkin ve adi emellerine vasıta yapmalarına fırsat verilmemesidir! Suriye'deki savaşın bitirilmemesinin asıl hedefi ülkemizi bu kaos ortamına şu veya bu şekilde çekme gayretinin olduğu gözlerden kaçmıyor. Fakat bu çirkin hevesler kursaklarda kalacaktır.  

2 Kasım 2014 Pazar

Why Syrian conflict extended so much?




Why Syrian conflict has extended so much for four years? So this insensitive approach to this humanitarian issue arises vital questions in global minds...

IS continues nonstop massacres in front of eyes of international communities, the UN and other related humanitarian organizations as well as International Criminal Court.  


As if a message is highlighted, “While such a conflict have been found in the region, it should not be missed, this opportunity should be evaluated.”


The strange thing is that this organization is advertised as an Islamic organization instead of merciless terror organization.


The IS cannot be an Islamic state. This terrorist organization has been particularly established to demolish Islamic fundamental and unchanged image and rules, which are very respectful for human beings, to blemish Islamic religion and Muslims.


As much as we observe, this illicit organization has been established to slaughter Muslim people, innocent people under the Islamic guise.  This organization has been also established to stigmatize Islamic religion and Muslims.


Furthermore this terrorist organization has been established to achieve someone’s heinous dreams.


Under the Islamic name this terrorist organization destroys mosques, Muslim tombs. Any Muslim cannot commit such kind of massacres, in a mercilessly way. 


Another strange thing is that any person who wears an Islamic headgear and Islamic robe demonstrates himself easily as a caliph.

Unfortunately, these illiterate Muslim people are easily deceived and supindifference

pose themselves as jihadist without realizing its correct meaning.


These Illiterate Muslim people who do not know the basic principles of Islamic religion cause non-repairable wounds in the Islamic world and Islamic religion.


Seemingly international community, the UNSC and other related organizations do not seem to steps to solve this humanitarian problem that have been in the region for over a decade. Remaining indifference to this humanitarian issue, mass killings for a long time arises concerns in the global conscience!